ne yazacağını bilmeden yazası olması insanın, çok çelişkili bir durum ama elini kalemden/klavyeden de alamıyor insan.
hava inanılmaz güzel dışarıda, birazdan vec ile biyerlere gidip çimlerde yuvarlanacağız. uykusuz da almadım ben bu hafta, giderken alacağım ki bu iki ıssız kadın, ıssız adam kafası yapsın şööyle.
uzun uzun araba kullanasım var, bir dahaki bursa ziyaretimi iple çekiyorum desem yeridir. bir gün bir çılgınlık edip edirne'ye ciğer yemeye mi gitsem napsam ama bu işler tek başına yapılmaz ki. tek başına yemek yemekten hiç gocunmuyorum ama sırf çılgınlık olsun diye yaptığım bir şeyi de yapamam tek başına, zavallı gibi. zavallılığımı kimse görmesin diye evde otururum daha iyi :)
bazen bazı insanları çok kıskanıyorum. inanılmaz ama! kafasını kıskanıyorum, o kafanın içine girmek istiyorum, being roald dahl diye film çekmek istiyorum misal. bir insan, dev şeftali'yi, fantastic mr. fox'u nasıl yazar ya? nasıl bir insan alice in wonderland'i kurar kafasında, ne yapar da l'homme qui plantait der arbres'ı çeker, howl's moving castle'ı yaratır?
bunun için nasıl bir beyin ve cesaret gereklidir, bilmiyorum ama hani sorarlar ya kiminle tanışmak isterdin diye, o soruya benim verebileceğim bir yanıt gerçekten yok!
bu arada dün 2-3 tane film izledim; ferzan özpetek'in mine vaganti'si de bunlara dahil. vec mutsuz, ben mutlu çıktık filmden, tekrar tekrar izlediğim bir cahil periler, bir karşı pencere kadar olmasa da bence özellikle ikinci yarısı oldukça ilginçti. bir keşfim var ki beğeneceğinize eminim: nicole grimaudo. inanılmaz bir tarz. ben tabi ki gidip en raoul bova'ya benzeyen adamı buldum: carmine recano. kemik gözlüklere karşı bir zaafım var sanırım (bu insanları da birbirleriyle film çekebildikleri, fırsattan istifade öpüşüp koklaşabildikleri için kıskanıyorum desem?). bir keşfim daha var, o da çok iyi bir intihar yöntemi.
gece 9'un yarısında dayanamayıp uyumuşum. huzurlu bi uyku uyudum, o ayrı. bu sabah da, uyanmama rağmen zamanım var diyerek kendimi uykudan aşağı ittirdim, bu lüksü haftasonlarında bile çok az yaşayabiliyorum. bana lükslerimi verin, ihtiyaçlarım olmadan da yaşayabilirim demiş oscar wilde. tabi.
devam edicem ama inanılmaz açım, daha kahvaltı etmedim, uyuşmuş gibi bilgisayar başına oturdum ama sanal dünyaya değil, yazmaya bağımlılığımdan. bana bi kahvaltı molası verin efendim, saygılar.
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
2 yazmadan duramayan var!:
''bu insanları da birbirleriyle film çekebildikleri, fırsattan istifade öpüşüp koklaşabildikleri için kıskanıyorum desem?'' ayıp ayıp :D
doğruya doğru ama :}
Yorum Gönder