"balondan dost olmaz" isimli fotoğraf çalışması, gettyimages'dan
Bir keresinde çiçeği burnunda Boğaziçili ve ENSOlu birine "kara masa olmadan kulüp olmaz" demişim. Unutmuşum bunu söylediğimi sonra. O adam unutmamış, Oyun Kulübü'nü hobi olarak yine yapmaya devam edip aslen ENSOlu olmuş, kara masada iki yıl oturmuş. Saçları ağarmamış da, dökülmüş o masada. İşte o adam, çok sonra bir gün bana "sen bana böyle dediğin için oldu" dedi.
Yeterince ilgilenmediğim, önümde dergi gibi bir iş olduğu için onlara alıştıkları üzere el pençe divan durmadığım için kulübe "burdan bize ekmek çıkar" mesafesinde duran iki tane yelloz, ne kadar umurumda olabilir ki bu yukarıdaki laftan sonra? Mehh... Sıfıra yakın.
Lakin, her zaman bu kadar isabetli olmuyor atışlarım. Bir hikayeyi anlattığım beş kişiden biri, geçenlerde beni dinledi, dinledi ve sonunda şunu dedi: "Ben arkadaşlarınla tanıştığım zaman sen bana 'asıl şununla tanışman lazım, en adamlarından biri odur' demiştin."
Demiştim evet, o söyleyince hatırladım. İşte o adam, adamlığından ödün vermemek adına karşıma oturdu ve bana "sen sadece herkesten birisin" demek isteyip ama benim ne kadar değerli olduğum hakkında süslü püslü laflar edip şişirerek dostluğumuzu (şişirerek/balonlaştırarak/içini boşaltarak) kalkıp gitti. Giderken de münasebetsiz bir şaka yapmayı ihmal etmedi, olanları normalleştirmek istercesine.
Normalleştirmek.
Normal.
Her şey normaldi, değil mi?
O konuştukça ben inanamadım, çünkü tam da davranmasını beklediğim gibi davrandı. Karşısına oturan herhangi birine söylemesini beklediğim her şeyi, beklediğim gibi karşısındakinin gözünün içine bakmadan söyledi ve şakasını da yapıp, bu sefer güldürmeyerek bitirdi konuşmayı. Konuşmayı da, kendini de.
Ben o kadar farklıysam bahsettiği insanlardan, beni şaşırtmalıydı. Güneş gözlüklerini çıkarmalı, "ben bi bok yedim" demeliydi, ya da ne düşünüyorsa onu söylemeliydi ama direkt, dümdüz, hiçbir yola sapmaya, hiçbir şey olmamış gibi yapmaya çalışmadan, "sarhoştum hatırlamıyorum" tarzı klişelere boğulmadan konuşabilmeliydi. Normalleştirmeden yüzleşebilmeliydi. Herkesleştirmeyebilmeliydi beni, daha önce de yapıldığım gibi. Görmezden gelemeyecek kadar değer verebilmeliydi.
Erkekler sığ diyorum. Arkamıza geçmek istemelerinin sebebi, arkamızı kollamak değil. Korku. Yüzleşme korkusundan, dönüp bir yere sığınma isteğinden (sığ'dan sığınmak, belki). Boşuna kızların tarafına geçmedim 26 yıldan sonra. Yine ateşli taraftarları değilim ama, sempatizanım en azından. Galatasaraylı oluşum gibi.
O adam karşıma otursa şimdi, yine söyleyecek sözüm yok ki. İnsan öylesine insan oldu diye, özel değil de cins isim olduruldu diye ötekine çemkirebilir mi?
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder