Gücümün kalmıyor bazen, altından kalkamayacakmışım gibi hissediyorum.
Hayatım boyunca hiçbir şeyi atlatamadığımı gün geçtikçe daha iyi anlıyorum. Arkadaşlarım "amaaan boşver be, zaten..." ile başlayan cümleleri kolayca kurabilir ve kendi hayatlarına da uygulayabilirken, ben kendimi yüzde yüz haklı hissettiğim durumlarda bile bana vaktiyle hava gibi, su gibi, ilaç gibi gelen insanlara (sırf vaktiyle öyleydiler diye) okkalı bir küfür sallayıp, yürüyüp gidemedim uzağa.
Vakit tamamdı, onları terk edemedim.
Bir kez yaptım şimdiye kadar bunu, birinin hayatından çıkmayı. "Hayatımdan çık" yerine "ben senin hayatından çıkıyorum" diyerek olaya şairane bir hava kattığımı mı sanıyordum bilmiyorum ama şimdi düşünüyorum da, bu benim "ben bu adamı illa ki özlerim" düşüncemin bir parçasıydı herhalde. Öyle de oldu, özledim. Üzüldüm de. Yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum hala ama aradan geçen zaman sayesinde (veya aradan geçen zamana güvenerek) tekrar konuşmaya başladığımızda daha iyi hissettim kendimi. İnsana bir fırsatın tekrar verilmesi ve karşıdakinin yine de fırsat kendisine verilmiş gibi davranması, güzel bir şey.
Hep böyle olabilsin diye, insanları hayatımdan çıkarmam mı gerekiyor?
Hissettiğim kederin haddi hesabı yok. Bazen başıma vuruyor böyle, gün ortasında, saçmasapan bir telefon görüşmesinin, uzunca bir resmi mailin, bir kılavuz okumasının ortasında aklıma geliyor kaybettiklerim. Kaybettiklerim veya beni kaybedenler, fark etmez, sonuçta iki kişilik bir "olmama" hali bu. Bozulur, tamir olursun, evrilir, başka bir şey olursun, karşındaki insanla başka bir şey olursunuz diyenlere inanmak istesem de inanamıyorum çünkü aradan geçen uzun zamanlara rağmen hiçbir şey olmuyorlar benim için. Ben onlarla bir daha istediğim yakınlıkta olamayacağıma mı, yoksa onların bu duruma üzülmeyişine mi daha çok kahroluyorum, orası muğlak.
Keşke üzülseler. Benim için, benimle olan ilişkilerinin aldığı hal için üzülseler, oturup hayvanlar gibi içseler, ağlasalar ve arkadaşlarına dert yansalar, yine de olmasa, beter olsalar ve ben de görsem... Ama içine ettikleri ilişkimiz dışında, benim dışımda mutlu olsalar, hayatları düzgün gitse, sevdikleri kimse ölmese mesela. Onlar için bu kadarını dileyebilirim, çünkü sevdim onları. Böyle hisler işte, karışık gibi ama aslında çok basit: Ben adalet istiyorum.
Ne kolay lan. Ne kolaymış ardını gördüğümü sandığım, sapasağlam duvarların yıkılması. Ne salakmışım insanlara onların bana verdiğinden daha çok değer verirken. Ne salağım hala, onlardan daha çok üzüldüğüm için.
Ben nasıl parça parçaysam, bu yazı da böyle kalsın.
Bahçelerde Börülce
1 yıl önce
2 yazmadan duramayan var!:
beni bana anlatan satırlara selam...
anlatabildiysem ne mutlu bana.
Yorum Gönder