Bazen telefonu kapattığımda, onu duvara öyle bir fırlatasım geliyor ki,
masaya sertçe bırakıp ona pis pis bakmakla yetindiğime şükretmeli kendisi.
masaya sertçe bırakıp ona pis pis bakmakla yetindiğime şükretmeli kendisi.
Küçük ve gerizekalı olduğumuz, her halta şaşırdığımız ve ÇiziYorum gibi başlıkları dahice bulduğumuz dönemlerde hesap makinesi ile leblebi yazabilmek ile övünmüşüzdür hepimiz illa ki. Böyle şeyleri etrafındakilerden önce öğrenmiş olmak o zamanın çocukları için, zamane veletlerinin bir komik videoyu ilk kez bulması gibi bir şeydi. Anne baba filan gösterdiyse hele, üff, onlardan havalısı yoktu yani!
Oldukça başarılı.
Bir ismi zikrederken karşımda şekilden şekile girilmesi, izlemesi en zor şeylerden biri. Halbuki bu kadar kasmaya gerek yoktu. "Mutsuz olduğum kendimden sıkıldım, mutlu olduğum kendimi arıyorum" demek yeterdi. Ön koltuk boşalır boşalmaz oraya oturma hakkı bulunduğunda hiç konuşmadan, bitmişti bu iş aslında.
Çok fena kararlıydım, aslında üstümde istifa etmişliğin değil, karar vermişliğin mutluluğu vardı. Hayatıma attığım resetin işle sınırlı kalmamasına, bu çok uzun zamandır teneke gibi peşimde sürüklediğim, hatta nasıl bağla(n)dıysam bana hayatımdan daha ağır gelen adamları öyle ya da böyle (ki muhtemelen "öyle" olacaktı zaten ama olsundu) kesip atmaya ve artık dönüp bakmamaya, hani gene dayanamayıp baktığım zaman da, kafamın güzellik seviyesine göre "e daha napıcaktım abi yani, kısmet değilmiş" ile "eeeyh gerizekalı herifler yaa, siz beni sevmediyseniz ben sizi hiç sevmiyorum hırtlar!" arasında değişen laflar etmeye kararlıydım. Çok fena kararlıydım.
Figure. The arrangement of the vasculature of the testis in the region of the distal spermatic cord and testis is shown. (http://www.endotext.org/male/male1/male1.html)
- "Neden sevdiğimi hiç bilmedim" dedim. Çok da bilmiyorum hala. Bana gülümse diye sevdim seni belki. Belki beni gülümsettiğin için sevdim. Belki sende kendimden, kendimde senden kocaman bir şey buldum, ondan sevdim, bilmiyorum ama sevdim işte. Artık bitsin. -
Sonra Tsum'la tuvalete doğru yollandık. İK'nın oradaki merdivenlerden konuşa konuşa inmeye başladık. Sonra ben kaydım ve düştüm.
Hayır, mekanda canlı müziğin, yani eğlencenin başladığı saat 11:30 civarı iken bizim oraya erken gitmemiz nişanlanan, nişanlanacak olan veya bir gün nişanlanırız diyen bazı çiftlerle karşı karşıya gelip nişanlardan bahsetmemize neden oldu. Geri kalan insan grubu da nişanlanmıyor olmanın üzüntüsü ile rahatlığı arasında gidip geliyordu.
ellerin uzanmasın 





"Sevgili günlük,

Bu bir "adam" reklamı değil, yani adam değil bizim olacak olan. Heveslenmeyin :)
Madem söz hakkı bende, bir alıntı yapayım bari de boş kalmasın:
Belki de topuklu ayakkabılarla yoldan yürümeyip inatla deniz kenarından ofise gitmek gerekiyordur yine. Topuklara yazık etmek gerekiyordur. Hani topuk takılır eder de, bacak dizden kırılıp omuz üstünden topuğa bakılır ya -bir şey olmuş mu endişeli bakışıdır o. Dizini kendine doğru çekip bakmazsın, erkek çocuk gibi ya da sadece çocuk gibidir o çünkü. Kadın olmak lazımdır.

e tabi...
burası da kaçış (orada öleyim mi?)
şuraya...
yatcaz kalkcaz sonra...
ve çıkarıp onu yerinden,
sal uzağa.


