... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

Bir sırrım olsun da dünyaya söyleyeyim istedim...

_ Biliyor musun sırtım çok kaşınıyor benim, soyuluyorum çünkü. Fena yandım üç günde. İşte kendi kendime biraz idare ediyorum ama aslında birine ihtiyacım var.

Ulan ne şaşırırdın böyle deseydim... Keşke böyle deseydim. Birine ihtiyacımı fazla yanmış bir sırta indirgeyiverseydim! Onun yerine deli gibi sigara içtim gece boyunca. Bir sürü sigara içtim, hem de boş, hem de mentollü bile değil.

bellatrix başka bir evrende susardı. bellatrix başka bir evrende, gözlerini hep kaçırdığı için karşısındakinin de ona -o sıklıkla- bakıp bakmadığını hiçbir zaman bilemez ve baktığını düşünmekle yetinir ve sonra da pişman olup kendi kendine sorardı "acaba elimden geleni yaptım mı?" Cevabı hiçbir zaman bilemezdi.

O başka evrenin bu yaşadığımız olmaması için tersine pedal çevirdim bu sefer ben.

Son günlerde üstüme bir istifa güzelliği geldiğini iddia edenler var. İstifa ettiğim o onüçüncücumadan beri böyle bir laf duyuyorum sürekli. Bir huzur gelmiş yüzüme, dinginlik, vesaire. Mümkün, ama yeterli değil. Dün kuaför saçımla oynamaya başladığında bıraktım kendimi tamamen. Ne benim saçımı kestirmeye niyetim vardı, ne de onun nasıl keseceği hakkında bir fikri. Ama bayağı güzel oldu sonuçta, hatta süper oldu, benim diye demiyorum... Akşam 22 kişi daha "çok güzel olmuş saçın ya" dedi bu kelimelerin kombinasyonlarıyla. Sonra birileri üstümdeki kıyafeti beğendi. Ben öyle çok süslenen, her daim bakımlı ve bu yüzden de sürekli iltifat alan biri olmadığım için, o günün bu gün olduğunu anladım o an. Daha güzel bir zamanım belki hiç olmayacaktı, belki olacaktı da bu adamla görüştüğümüz kırkyılbaşlarına denk gelmeyecekti... Gün, o gündü işte. O gün gelince bilirsiniz.

Çok fena kararlıydım, aslında üstümde istifa etmişliğin değil, karar vermişliğin mutluluğu vardı. Hayatıma attığım resetin işle sınırlı kalmamasına, bu çok uzun zamandır teneke gibi peşimde sürüklediğim, hatta nasıl bağla(n)dıysam bana hayatımdan daha ağır gelen adamları öyle ya da böyle (ki muhtemelen "öyle" olacaktı zaten ama olsundu) kesip atmaya ve artık dönüp bakmamaya, hani gene dayanamayıp baktığım zaman da, kafamın güzellik seviyesine göre "e daha napıcaktım abi yani, kısmet değilmiş" ile "eeeyh gerizekalı herifler yaa, siz beni sevmediyseniz ben sizi hiç sevmiyorum hırtlar!" arasında değişen laflar etmeye kararlıydım. Çok fena kararlıydım.

Bir denedim, olmadı. İki denedim, yine olmadı. Üçüncüde, başka çaresi kalmadı adamın "konuşalım" demekten başka. Konuştuk, bayağı kısa konuştuk sanıyorum çünkü ben nefes almadan çok uzun yaşamış olamam. "Ben başkasını seviyorum"a karşılık söylenecek bir şey yok zaten, konu isteseniz de uzamıyor. Kendi kendini kesip atan bir muhabbet, kendini imha eden mesaj tarzı.

Gülümsedim. Müstehzi bir gülümsemeydi diye umuyorum, herhalde kendimle alay ediyordum. "Gerizekalı bellatrix" diyordum kendime. "Adamın gerçekten o kadar odun olduğunu mu düşündün? Anlamamış olabilir miydi? Tabi ki olamazdı. Tabi ki seninle ilgilenmediği için ilgilenmiyordu işte. İlla söylemek zorunda mıydı bunu açıkça?"

Belki de ben öyle cool ve müstehzi gülümsediğimi sanıyordum, belki de aslında yüzümde Ferdi Tayfur gibi bir ifade vardı. Yanaklarım da Heidi gibi al aldı yine belki? Bilmiyorum ki. Kafam bi dünya, hayatımda ilk kez yaptığım bu şeyden ötürü daha bi dünya, nasıl göründüğümü mü düşünecektim? Yine de "seni kaybetmek istemiyorum"a "kaybedilecek bir arkadaşlığımız yok zaten bizim, gene bi meraba-merabamız olur işte" yanıtını verecek kadar şuurluydum (oh.)

Reddedilmek zor şeymiş. Çok zormuş, yani adamı yanından kovalar kovalamaz ortamdaki en yakın kız arkadaşını çağırıp ağlasan da arkasından hüngür hüngür, sonra bir arkadaşın daha gelip sana sarılsa, "zaten yürümezdi be" de dese, ertesi gün hikayeyi anlattığın annen cüretine şaşırıp ama bir yandan da "vay!" nidasıyla, her zamanki gibi "senden iyisini mi bulacak" veya "amaan hemen başkası çıkar karşına" da dese (anne tesellisi dünyanın gerçeğe en az yakın ama en inanılası tesellisidir), daha sonra seni çok tanımadığını düşündüğün biri sanal alemlerde "anam. dag gibi bellatrix'i ne hale getirdiniz lan, allahsizlar. sen bi de benim gercege uzaksayan tesellimi dinle bellatrix; o teklif edince de sen reddedersin, odesirsiniz." deyip kahkahalarla güldürse de seni, çok, çok, çok zormuş reddedilmek ve işte o zaman, keşke üstümde eşofman ve ev tişörtü, saçımda da havlu olsaydı da, halimin paspallığına yorsaydım bunları, bile diyormuşsun meğer. İlla ortadaki bariz sebebin etrafından dolaşacaksın ya, zavallı insan aklı işte...

Halbüse dolaşacak bir şey yok, her şey açık ve net.
Bir sırrım olsun da dünyaya söyleyeyim istedim, ama olmadı.
Olay bundan ibaret.


(28-29 Mayıs 2011, İstanbul)

3 yazmadan duramayan var!:

10 puanlık uzman sorusu: Kafasıyla ünlü bir divan şairi

el cevvab: kul nesimi

anladın sen anladın

 

Anlatmayalım mı metus, kime ne deyip geçelim mi, onu mu istiyosun?

"O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan..."

Yani yapacak bir şey yok.

 

züğürt tesellisi gibi olmasın ama "kaybedilecek bir arkadaşlığımız yok zaten bizim, gene bi meraba-merabamız olur işte" bundan sonra benim bir taraflarım serinledi.

 
Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!