Evet artık çok genç, nihahahaha!
Bugün ömrümden ömür alan bir nişan kutlamasına teşrif buyurdum. Saat 10'da orada olmamızı rica eden, çünkü kendileri 12'de kaçmak zorunda olduklarını söyleyen mutlu çift yüzünden, daha mekan sahipleri kendilerine gelemeden oradaydık. O kadar erken gitmiştik ki, kapıda ceketimizi almak için ısrar bile etmediler. Üstüne üstlük karşı taraftaydık ve bilen bilir, ben doğma büyüme ve sevme Avrupa yakalıyımdır.
Hayır, mekanda canlı müziğin, yani eğlencenin başladığı saat 11:30 civarı iken bizim oraya erken gitmemiz nişanlanan, nişanlanacak olan veya bir gün nişanlanırız diyen bazı çiftlerle karşı karşıya gelip nişanlardan bahsetmemize neden oldu. Geri kalan insan grubu da nişanlanmıyor olmanın üzüntüsü ile rahatlığı arasında gidip geliyordu.
Eski sevgilisine tıpatıp benzeyen yeni sevgilisiyle (ki kendilerinden şu yazıda bahsetmiştim) önümüzdeki ay nişanlanacak olan, seyrek görüştüğümüz bir arkadaşımla ayak üstü naber-nasılsın-iyilik-noolsun muhabbeti yaptım. Düğün de 29 Ekim'de tüm yurtta törenlerle kutlanacak olduğundan, muhabbetin boşluklarını "nerede oturacaksınız?" tarzı elzem sorularla doldurdum. Kız "Kartal" dedi -ki Kartal karşı taraf bile sayılmamalıdır bence-. "Ay çok uzak" dedim, meğer damat beyin işine yakınmış. Damat bey, henüz İstanbul sayılmadığı için şanslı olduğumuz Gebze'de, makine mühendisi oranı yüksek bir şirkette çalışıyormuş. Sonra kız "zaten ben evlenince işi bırakacağım" dedi.
İki kisve altına hastayımdır: Bir, reklamcı ahalisinin "freelance çalışıyorum" kisvesi altında "bizim şirket battı" diyemeyişi; iki, "kendi işimi yapacağım" kisvesi altında ev hanımı olunuşu. Güzel gölge yapar bu kisve altları, ferah olur. Yerseniz.
Ben fenalıklardan fenalık beğenip bir gün boyunca ihtiyacım olduğundan fazla tuvalet molası verdim; bu arada mutlu çift birinci şampanyayı hakkıyla patlatamadıklarından ikinciyle boğuşmaktaydılar. Sonra sonra, gelin hanım adet olduğu üzere herkese nişan yüzüğünün kurdelesinden küçük parçalar dağıttı. "Darısı başınıza" sloganlı bu adette evrene pozitif yaymak adına verilen kurdele parçasını yutmak esastır (gerçi ben birinin nişan kurdelesini sıçacak olmanın ne gibi bir pozitif yanı olduğundan emin değilim).
Velhasıl bugünün iyi yanı sezonun ilk açık ayakkabısını giymiş olmam ve ilk can eriğini yemiş olmam oldu.
Nişanladığımız çift için gerçekten mutluyum ve Allah'ın erdirdiği tamam boyunca birbirlerini böyle sevmelerini ve saymalarını içimin en derininden dilerim. Lakin "yalan dostum aşk diye bir şey yok" eşliğinde zıp zıp zıplayan insanlar için ne kadar mutlu olduğumu işi kinayeye vurmadan anlatamıyorum görüldüğü gibi. Bana da hak verilsin ama... "Hayatım içimden geçen cümleler içinde geçti" diyen Murathan Mungan'ı idol edinen hayatım, uzunca bir zamandır gerek arkadaşlık, gerek aşk bakımından "içimde kalan adamlar içinde" geçiyor. Bu işte hem yanlışlık, hem yalnızlık var dostlar. Aylardır görmek istediğim bir adamı dün gördüm mesela ben. Benimle konuşan, hayatından, yoğunluğundan şikayet eden, onu askerdeyken arayışımı hiç unutamayacağını söyleyen sanki aylardır göremediğim adam değilmiş gibiydi ama işte, benim bulunduğum ortamdan -iki kez- kaçışı da aynı o gibiydi.
"I hear and I forget. I see and I remember. I do and I understand" diyen Confucius'ün bu ibretlik lafını görüyorum ve iki arttırıyorum: "I hear and I don't believe, I see and I know." Dolambaçlı adam istemiyorum abi. Bir öyle bir böyle, sıcak-soğuk şok istemiyorum. Uğraşamıyorum ya, zorla mı? Ben öyle değilim ki, alışmak zorunda da değilim bu dengesiz, tutarsız, odunsu davranışlara. Yormayın lan beni, huzur içinde yaşayıp gidelim işte ilişkimizle veya reddedilişimizle. Can çekişmeyin karşımda. Wanted dead or alive!
Yani bir şekilde olmuyor, olduramıyorum dostlar.
Tevekkeli değil, o kurdele iki nişandır boğazıma takılıyor benim.
(14-15 Mayıs 2011, İstanbul)
3 yazmadan duramayan var!:
Teşekkürler :)
o kurdelenin yutulacağını bilmiyordum ben, bilmemeye de devam etmeyi tercih ederim :P
freelance muhabbeti olsun, yalan'la zıplamaları olsun, sıcak-soğuk şok olsun hepsini +1'imi çakar; teraziye tıklarım.
Yorum Gönder