12-02, 03-05:30, 07:30-09. Aslında iyi uyumuşum?! Ama kendi düşen ağlamaz değil mi, bizdik kalkıp deli sikmiş gibi İzmir'e giden haftasonu. Fiziksel ve ruhsal olarak yorgun döndüm İzmir'den ben. Çok istedim gitmeyi, çok da iyi oldu, ama... Sevdiğim adamların uzağımda olması beni çok sarsıyor.
Uff, o saçma saatlerde de ne rüyalar gördüm, ne... Özellikle de sabah 07:30-09 İstanbul-Antep uçak uyumasında. Güya ben gitmiş de dönmüşüm, havalimanında arkadaşlarımı görmüşüm ayaküstü, bölüm arkadaşlarımı yani şöyle üçünü bir arada en son görüşümün üstünden bayağı zaman geçen... Biri benim elimi tutmuş, bana demiş ki "sana 300'den bi iş bulalım artık" (300 de ne ise?) ve rahatlatmış beni olabildiğince (işin acayibi, olabiliyor rüyada bile), akşam bana gel konuşuruz demişim her zamanki gibi (eskisi gibi) çağırmaya gerek duymaz şekilde... Sonra onları havalimanında bırakıp başka bir yere uçmuşum, 15:20 uçağı nereye ise, İzmir'e mi acaba? Galiba.
Tekerlekler yere değdiğinde kendimi İzmir'den döndüm sandım. Gün bitti sandım; ama heyhat! Birkaç dakika sonra aydım, daha yeni Antep'e vardığıma, önümde koca bir gün olduğuna.
Yorgunum, kafam basmıyor, yazamıyorum, üzgünüm. Yazamadığıma üzgünüm.
Bak pozitif yapıyorum: İşimden nefret ediyorum.
O yüzden değişecek bu iş.
(07 Mart 2011, Gaziantep)
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
1 yazmadan duramayan var!:
izmir değer be yorgunluğa. =)
Yorum Gönder