Ben yazmayalı, ama gerçekten "yazmayalı" neler oldu?
* İstanbul içinde olduğum ve hatırı sayılır miktarını evimde geçirdiğim bir haftasonu, ilk kez bir şey yazmak gelmedi içimden. Bloga elim gitmedi.
* Bir departman toplantısında ağlayıverdim. Ben. Ağladım evet.
* Benden iki yıl uzun okudu diye bir adam, benim de içinde olduğum kalabalık bir gruba "Ben gider doktorluk yaparım çok lazım olursa. Asıl siz düşünün, siz ne yapabilirsiniz ki?" dedi. Biliyor musunuz, ayrı yazılan ki'lerin karşıdaki insanı anasına küfretmişçesine, ecdadını elden geçirmişçesine sinirlendirebildiği klinik deneylerle kanıtlanmıştır.
* Antep - Ankara - Sapanca yaptım, yarın da Adana'ya gidiyorum ve artık yorulduğumu hissediyorum. Gezmekten ötürü değil, gezince hem bana iş çıktığı hem de o anda yapıyor olmam gereken işler ötelendiği için her gün bir öncekine göre iki kat fazla işim olmasından yoruldum.
* Yukarıdaki maddeyle bağlantılı olarak, Miles&Smiles plus kart vereceklermiş bana. Sanırım CIP denen beleş çay-kahve yerine giriş demek oluyor bu. Allah kullandırtmasın (amin!)
* Yine iki üstteki maddeyle bağlantılı olarak, müdürlerden biri "aslında işiniz çok değil, planlı çalışmadığınız için böyle oluyor, yoksa yetişir ki mesai saatlerinde" diyebildiğinde benim, kariyerimin daha fazla içine etmemek adına sadece "katılmıyorum" demem gerekti.
* Başvurduğum bir yerden red aldım. Kendimi üzüntüden paraladığımı söyleyemem. Nihai amacım değildi.
* Başka işlerle ilgili hiçbir şey olmadı. Henüz.
* Despicable Me çok eğlenceli bir filmmiş, ve Agnes (sağdaki velet) aynı benim çocukluğuma benziyor. Bunu çocukluğumu bilen biri söyledi. Evet özellikle saçlar, aynı ben!
* Hastalandım. Dün gece 11 saat uyudum, burnum hatta gözüm bile akıyordu uykuya dalarken. Bugün daha iyiyim ama.
* Arabayı park edip içinden inememe adeti geliştirdim. Oturuyorum mal mal. Dirseğimi dizime, elimi alnıma dayayıp düşünüyorum, veya kendi kendime konuşuyorum. Bu aralar çok sık kendi kendime konuşuyorum ama hedefimde tabi ki birileri oluyor. Senaryo kafası yani, yine. Ama arabayı bu iş için kullanmak hiç hoşuma gitmiyor. Araba dediğin acilen bir yere gitmek için, acilen içinden çıkmak veya içine doluşmak için var olmalı. Yoksa, olmasa da olur.
* En nefret ettiğim sesin çekçekli bavulun otel zemininde çıkardığı ses olduğunu fark ettim.
* Etrafında 8 çocuk yaşayan evde (eğer çocuklar benim küçüklüğüm gibi değilse) yaşanmaması gerektiğine kani oldum. Tek iyi yanı, o evlerde çok yandığı için bizim evin doğalgaz faturasının 20 lira filan gelmesi, o kadar. Uykumdan oluyorum onun dışında (veya uykumdan ölüyorum, o da olabilir). Biraz önce yan komşu gelip "sizinle bir ara kahve içmek istiyorum, ne zaman evde oluyorsunuz?" dedi. "Pek seyrek" diyerek şimdilik savdım kibarca, sanki iki gece önce "susun lan!" diye duvara kitap kenarıyla vuran ben değilmişim gibi. Tabi bu yaptığımın hiç hoş olmadığının farkındayım.
Kitaba bir şey olsa üzülürdüm zira.
* Hayatımızda henüz benim girmediğim yeni bir dönem açıldığına ikna oldum iki olayla:
1- Bir arkadaş arayıp "havalar düzelince İğneada'ya gidelim" dedi. Ben de "beni kaçıncı teker götüreceksiniz, gelmem ben ya da Erce'yi getiririm" dedim cevaben.
2- Bir arkadaş, yanında yeniden bir araya geldiği kız arkadaşı ile otururken diğer yanında kız arkadaşı olan başka bir adam, karşısında da evli bir çift ile, odadaki diğer bir adamın kız arkadaşından bahsettiklerini anlattı. İçim sıkıldı. Hiçbir zaman "evlenirseniz ağzınıza sıçarım" diyecek bir adam olmadan, "evlenirseniz ağzınıza sıçarım" diyebilecek bir benim kalmış olmamdan dolayı canım sıkıldı. Statükocuyum, istemiyorum yeni dönemler.
* Ben bunları yazana kadar çayım iyice soğudu, artık çayım ve dankekime dönebilirim.
* ... o diil de, "gittin gideli" diye bir şarkı vardı, onu kim söylüyordu?
2 yazmadan duramayan var!:
tarkan'ın şarkısıydı sanki.
evet ben de kitaba üzülürüm.
çay, eğitilmemiş çocuklara çözüm değildir.
çekçekli bavulun sokakta çıkardığı sese uyuz olurum ben de; özellikle saat sabah altıysa.
geçmiş olsun diyeceğim ama geçmiştir zaten, değil mi?
benim erdal diyesim geliyor. izel ile erdal vardı bir ara, onun erdal'i olabilir mi, nakaratında 6 kere gittin gideli denen bir şarkı :) çok saçma.
geçti sayılır, sadece bolca mendil alıp ekonomiye can veriyorum. sağol :)
Yorum Gönder