"Bir yerde insan yalnız olmayı kendisi seçiyor." dedi kız. Fransızca dedi bunu. Normalde Fransızca bilmiyordu ama rüyalarda her şey olabilir. Ben de şimdi baksan kuramam belki bu cümleyi. Lakin rüyam için kusursuzca kurmuşum ki, duydum kulaklarımla.
Ben bir merdivendeydim, arkadan arkadan geliyordum. Üçüncü kişiydim. Bir yere çıkıyorduk. Biz niye bir yere çıkıyorduk? Yemek yemek için olsa gerekti. Biz neden hiçbir şey olmamış gibi yemek yiyorduk? Bizim ne işimiz vardı ki beraber? İşte bu, Fransızca alıntı dinlemekten daha saçmaydı. Alıntı diyorum, çünkü bana duyurmak için değilse, kimse kurmaz "Bir yerde insan yalnız olmayı kendisi seçiyor." gibi bir cümleyi. Kurarken de kendisi aksini seçmişçesine elini uzatmaz yanındakine, tutsun diye.
(Biliyoruz, gördük el ele tutuştuğunuzu. Gözümüze sokmanıza gerek yok.)
Gitmek istiyordum. Hiç cool olmazdı bu. Yakışmazdı. Aynen devam etmeliydim (merdivenleri çıkmaya).
Alarm çaldı, uyandım. Rahatlamadım. Tekrar uyumak için ölüyor ama ya aynı mekandan, aynı histen devam edersem o rüyaya diye de ölesiye korkuyordum. Hem uyuyamazdım, acilen kalkmam lazımdı. Ama bir sorun vardı. Nefes alamıyordum. Üzüntüden kalbim sıkışmıştı, rüyadan uyanmak da hiçbir işe yaramamıştı, gerçek de, bildiğin, aynıydı.
Yüzüstü yattım. Boğul bellatrix. Boğul da kurtul bari.
(03 Mart 2011, İstanbul)
Görsel: http://weheartit.com/entry/7510050
Görsel: http://weheartit.com/entry/7510050
1 yazmadan duramayan var!:
meh! rüyaları sevmem ben. :/
Yorum Gönder