Fotoğraf bana ait değil, Bluetooth'un azizliğine uğradım zira. Ama benim çektiğimin yerine en geçebilecek buydu (arkaplanda okulumun şahane binaları olmadan tabi)
Evlenmenin ve genç-sevimli-ve-de-evli çiftlerin revaçta olduğu bir gerçek. Hem genç olup dışarılarda gezip tozar ve genç olmanın tüm nimetlerinden yararlanırken hem de sevdiğin insanı yanında tutuyor ve onunla legal / helal yoldan sevişiyorsun. İyiymiş vallahi.
Bir de insanların kendilerinin bulamadıkları hayata olan ilgisi midir nedir; bu tip çiftler ay-canııım çok seviliyor. Bir evli çift blogu buldum, evlere şenlik!
http://taza-and-husband.blogspot.com/2010/03/more-married-friends-yes-please.html
İkibin tane filan izleyicileri var ve pazar günü köpekleriyle dolaştıklarını, haftasonu nerelere gittiklerini bol bol anlatıyorlar - sadece! İnanılmaz.
Yukarıdaki yazıyı özellikle seçtim. Şimdi canım istemiyor ama bir gün de evli çiftlerin başka evli çift merakıyla ilgili atıp tutarım belki; onu da müzmin bekar Bridget Jones'a bağlarım... Ya da hadi kalmasın be ya, attım tutun: Evli çiftlerin artık evli oldukları için kendilerini bekar arkadaşlarının anlamayacağını ve ancak dörtlü olunursa muhabbette denge kurulabileceğini düşünen kısmı, tekil arkadaşlarıyla fazla görüşmez ya da görüşemez. Sadece evli çiftler için değil, çok mıçmıç* sevgililer için de bu durum geçerlidir. Aslında mantıklı; eğer çok mutluysa bir çift, sevdikleri insanların evlenerek daha mutlu olacağını, sevmediklerinin de hıhhonlarıkimsevsin kesin mutsuz olacağını düşünerek, her şekilde ve kıtada evliliği yaymaya çalışırlar.
Bağlıyorum: Bridget Jones da kendini tek teker olarak aralarında bulduğu bu kitleyi görünce, somurtmaktan kendini alamamıştır tabi: "The only thing worse than smug married couple; lots of smug married couples."
Her evli, kibirli olacak diye bir kaide yok elbet. Hem bakmayın, yukarıdaki blogu ben de izliyorum...
* Terim için Jerfi'ye teşekkürler. Bu terim illüstrasyonludur: Elinizin tüm parmak uçlarını birbirine değdirin. Aynı işlemi öbür elinizle de tekrarlayın. Şimdi ellerinizi, parmak uçları birbirine değecek şekilde karşı karşıya getirin ve birbirine hafifçe vurun. Bir mıçmıç deme süresi, 2 ila 3 mıçmıç hareket süresine eşittir.
her girlband'in başına gelebilecek bir hadise... kaçınmak lazım tabi
Neyse sonuçta bir şarkısını yine kuzenin gazıyla izlediğimiz Disko Kralı'nda duyduğum bu grubu dinledim, ne söylediklerini daha çok anlayabildiğim bir şekilde (bkz. mp3) tekrar dinleyeceğim mutlaka. Ve fakat, kendileri Allahın Cezasııııı diye bağırıp çağırdıkları çıkış şarkılarının (dnlynz) ardından, tanıdık bir cover çalmaya karar vererek psikolojimi altüst ettiler: Nilüfer.
Bu şarkının bendeki etkisi neye dayanıyor, bilmiyorum. Hiç kendimi özdeşleştirdiğim bir şarkı değil, kimseye ithaf edemem bu şarkıyı, böyle serzenebileceğim kimse olmadı hayatımda.
Belki de tam tersidir.
Bu mudur yani. Grup Gündoğarken'den Hayallerimi Bırak da dinleyemiyordum bu yüzden. Şöyle söz mu olur allahaşkına ya, bunu dinleteceğine evire çevire döv adamı (beni), daha iyi.
Bir roman kahramanı kadar güçlü değilim / Biraz daha durursan ağlayıp yalvarabilirim / Arkanı dön ve sakın, sakın bakma geriye / Acı çektirmeyi sevmezsin, bilirim
Bunu dinleyemiyorum. Ama Nilüfer'i kendimi uyuştururcasına dinliyorum. Ertesi gün hemen gidip CD'sini aldım, uzun zamandır aldığım ilk CD olabilir.
Zamanın eli değdi bize / Çoktan değişti her şey / Aynı değiliz ikimiz de...
Zaaflarına bir gece / Hatalarına bir nilüfer / Sevgisizliğine bir kalp verdim
Artık geri ver / Geri veremezsin aldıklarını / Artık geri ver / Geri verilmez hiçbir yanılgı
Yokluğuma emanet et / Sende benden kalanları
Her şeyi al / Bana beni geri ver / Bir şansım olsun
Başka yer, başka zaman / Sensiz ömrüm olsun
Yaktınız beni Müslüm Gürses ve Murathan Mungan; el ele verip yaktınız beni.
bellatrix
Danıştay 10. dairesinin bazı maddelerini iptal ettiği 23.12.208 tarihli ve 27089 sayılı Klinik Araştırmalar Hakkında Yönetmelikte değişiklikler yapılmasına dair yönetmelik 11 Mart 2010 tarihli ve 27518 sayılı Resmi gazetede yayınlandı.
İlgili yönetmeliğe aşağıdaki adresten ulaşabilirsiniz:
http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2010/03/20100311-15.htm
Şu ergen sivilceli, papyonlu Levent Yüksel'den ne o sesin çıktığına inanası geliyor insanın, ne de onun bir kadını öyle-sınırsız-öyle-derin-öyle-çok sevebileceğine!
Aslında radyo güzel bir şeymiş, diyor bazen insan :)
(09 Mart 2010, Trabzon)
Ayy, çok hakkını yedim Levent'çiğimin, canım sıkıldı. O olmasaydı Okay'ın gitarıyla Sezo bir Tuana, bir Dedikodu söyleyemezdi ki! Hadi o zaman, kulağınızın pası silinsin:
http://www.youtube.com/watch?v=Y_JCAHwSf2wKadınlar Günü'nü kutladık ettik (kutladık derken, feysbuk statümüzü ona göre değiştirdik ve hakkında bir şeyler karaladık demek istiyorum) ve geçti. Eee?
Benim dünden aklımda kalan bir şey var: Google neden kadınlar günü için bir logo yapmadı? Rodrigo'nun doğumgününden ya da Newton'un kafasına elma düşmesinin yıldönümünden daha önemsiz olduğu için mi?
Peki, gerçekten daha önemsiz mi? Biz neyi kutluyoruz? Vikipedi sizin için araştırdı:
"8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.
26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda gerçekleşti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler'in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York'ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır."
Dimi?
Yani, çok zor değil. Ben yaptım aşağıdakini mesela. Paint kulandım; sanırım her Windows'ta var (eminim Mac'te de benzer, daha iyi ve başka hiçbir bilgisayarda açılmayan bir versiyonu vardır):
O'larda kullandığım görsel için bkz: http://sloone.files.wordpress.com/2009/03/international_womens_day1.jpg?w=450&h=450Ben de bir şeyler paylaşayım; herkesin gözü o video senin bu video benim, fıldır fıldır maşallah :) Hem benim paylaşacağım video tanıdık bir elden çıkma.
Ayrıca bir yorum yapmayayım, yeterince net bir şey yazmıştım ilk izlediğimde.
"geleceğin en iyi reklamcılarından biri benim en yakın arkadaşlarımdan biri, halefim, en sevdiğim dinolardan biri olacak, mutluluğa bak sen!
eline, aklına sağlık tsum..."