... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

Record'08; kendi kendime

Hazırlık sınıfının sonunda bir konuşma yaptım ben; o topluluk önünde, kısa da olsa konuşmam gerekeceğini daha yeni öğrenmiş biri olarak neredeyse sahneye itildim, "hadi" dedi birileri, "adaylık konuşması yapacaksın, herkes yapıyor". Düşünmedim, düşünemedim. Çıktım sahneye, -üstümdeki kıyafeti bile hatırlıyorum- masaya dayandım, konuşmaya başladım. Bir süt Boğaziçili, ENSOlu ne der? "Beni seçin şöyle olur, böyle olur" falan... Yok kardeşim. Çat: "Bana Boğaziçi'ne aşık olacaksın dediklerinde; hadi ordan, demiştim. Sonra buraya geldim, kulübü gördüm, bu insanları gördüm, StepS'i gördüm, ve evet, ben aşık oldum."

Seçildim. 2 yıl, ENSO. 3 dergi. Think Big! Bir dolu anı, ailemden çok gördüğüm, hala görüştüğüm insanlar, arkadaşlarım, dostlarım. Az üzüntü, çok sevinç, çok sevgi, çok alkol, çok eğlence, çok çok çok her şey... (Gerçekten yazamıyorum; ENSO'mun burasında tükeniyorum ben)

Bitti...

Teselli, bölüm, başka arkadaşlar -daha doğrusu başka arkadaşları yakından tanıma fırsatı bulma-, değişik ilgi alanları, sabahlamalar, beraber ders çalışıp "yargılamalar", diğer kulüplere, diğer insanlara şöyle bir uzaktan bakıp, eskiden yapıştırdığım yaftaları teker teker (sevinçle) sökme, en önemlisi belki de, kafayı açma, vizyonu genişletme, neyse.

Sonra hayatla ilgili karar, iş-güç, yarı zamanın tüm avantajlarını kullanıp yine okulda maksimum zaman geçirme, demirler, manzara, petek... Giderayak, mentorluk - okulda kazık çakma sevdası, benim gibi aşık insan yetiştirme sevdası-. Sonunda, mezun olmadan yapılması gerekenler hakkında ahkam kesmeye hakkım olduğunu düşünmem ve bunu tabi ki StepS'te yayımlayacak olmam :)

Üniversiteden öğrendiğim en önemli şey: Üniversite lise gibi, üniversite arkadaşlıkları da lise arkadaşlıkları gibi olmaz, diyen kimse, halt etmiş. Benim okulum Boğaziçi Üniversitesi, hayatımın en güzel yılları da Eylül 2003 - Haziran 2008'dir. -di. Sanırım hep öyle kalacak.

Greenday'in Time of Your Life'ıdır benim Boğaziçi'ne ithaf ettiğim şarkı:

Another turning point, a fork stuck in the road
Time grabs you by the wrist, directs you where to go
So make the best of this test and don't ask why
It's not a question but a lesson learned in time

It's something unpredictable
But in the end it's right
I hope you had the time of your life

So take the photographs and still frames in your mind
Hang it on a shelf in good health and good time
Tattoos of memories and dead skin on trial
For what it's worth it was worth all the while

It's something unpredictable
But in the end it's right
I hope you had the time of your life

"Because I had the time of mine."

Bitti.

0 yazmadan duramayan var!:

Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!