Şu an çok eskide kalmış gibi hissettiğim bir dönemde (nasıl diyor siz; post-ENSO, pre-graduation), Time of Your Life'ı Boğaziçi'ne yapıştırmış olmama iddialı katkılarda bulunmuş adamlar, muhabbetler, lakaplar, anılar girdi hayatıma. Acısıyla, tatlısıyla olmuştur her şey ama dilin arkasında tatlı kalır ya, o hesap ben de ühühühüüüü! efektiyle hatırlayacağım hep bu zamanları. Bana illa ki acı yedirenleri de hayatımdan olabildiğince çıkarmış olmamın bunda etkisi var elbet.
Şöyle bir zaman daha geçirecek olsam akşam okulu filan demem, bi MBA de ben yaparım ama biliyorum ki (okulda 7. senesini geçiren Erdem tarafından da tasdiklenmiştir bu durum - bkz) o adamlar orada olmadan bi halta yaramayacak o gidip gelmeler; hem de beni ENSO'yla daha çok muhattap ettirip tepemi attıracak, peyh (bu konuyla ilgili bilahare yazacağım).
"Ben demiştim"lerim de çok oluyor artık ama ben demiştim be abi: Ne yazarsak yazalım ve ne alacağımızı sanarsak sanalım notumuzun 60'ı geçmeyeceği bir sınav öncesi ENSO'dan aşırdığımız kahveler eşliğinde BÜDAK'ta kafa patlatırken ben bi an durup bizimkilere "valla şu an inanılmaz geliyor ama bu günü çok arayacağız" demiştim.
Bisiktirgit! şeklinde özetlenebilecek yorumlarını ağırbaşlı bir bilmişlik ifadesiyle karşıladım. Çünkü biliyordum ve biliyorum ki çoğu, o zamanki uykusuzluklarını şimdikine değişirdi. Değişmeyecek olandan ben şüphe ederim arkadaş; bir insan plazanın konserve havasından dışarı ancak işlek bir caddeye çıkabiliyor ve gidip manzarada aldığı havayı, alternatif çimlerde içtiği portakal suyunu özlemiyorsa o adamda bir haller vardır ve ne kullanıyorsa bana da vermesi gerekmektedir.
Akabinde rahatsız edici bir spot ışığı altında iki iyi arkadaşınla beraber iki parça minder üzerinde uyuyorsan, o gece ne çalışmış, ne yapmış olursan ol güzel bir gecedir.
Peki ben bu çalıçırpıdamıyokmuş muhabbetine nereden çıktım...
Pek sevgili arkadaşım Özgür'ün utanmadan bana yapıştırdığı Tombii (neden iki i ile olduğunu kendisi hatırlıyorsa söylesin) böyle Aymar hayvanına benzeyen bir yaratıktı ve sağda gördüğünüz şekil bakımından da beni andırıyordu; malesef durum bu :) Hayatımın bu dönemini her boku bilen Tombii olarak geçirdim, o dönem de zaman bitti tam bilmiyorum ama her lakap gibi sonu geldi bir şekilde. Hem afedersiniz ama, KRAL'ın bile sonu geldikten sonra Tombii'nin devam etmesi düşünülemezdi.
Dün, Aysun'la "ne kadar çok yazdığım" üzerine mailleşirken (işyerimden bana kalacak yadigarlardan biri olan bu kadın malesef ki artık başka ellerde çalışıyor) ben yine kendimi uzun açıklamalar içinde buldum; muhabbetin gidişatı aşağıya aynen kopi-peyst:
bellatrix:
Cok yaziyorum galiba hakkaten :) etrafimdaki blog takipcileri oyle diyor.
İnsan bi sure sonra etrafindaki her seye “yazilabilir/yazilamaz” gozuyle bakmaya basliyor. Eksisozluk yazariyken de vardi bu durum; sokakta gordugun birini “x insan modeli” olarak yaftalayiveriyodun (eksisozluk daha yaftalamaya yonelik olmasi bakimindan blogdan fakliydi tabi :))
Neyse ki bu maile cevap verirken dahi boyle etrafimda olan bitene ne gozle baktigimla ilgili yorum yapabilecegim arkadaslarim var. Anlatamadim aslinda; sunu demek istiyorum: “Burcucum cok guzel cikmissin” – “Tesekkur ederim cnm” dan ote; “ne cok yaziyorsun bellatrix” dediginde “insan etrafindakilere yazilabilir gozuyle bakiyor” filan diye uzun uzun, hayattan bir seyler anlatabiliyorum, bilmem anlatabiliyor muyum :) Iyi ki varsin o yuzden, sen ve senin gibi birkac kisi daha…
Aysun:
Anlatabilliyorsun :) burda da blog.da da anlatabiliyorsun. Hatta evde, okulda, sinemada, arabada ve parkta da anlatabiliyorsun! A? Sen Tombi gibisin!
(eskiden tombi diye bi cips vardi, arkasında heryerde yenebildiğiyle ilgili bi şiir yazardı, ordan şeyyettim! )
Sonra ben Aysun'a Tombii'den bahsettim ve böylece tescillemiş olduk: Gitmesek de kalmasak da ve bittabi her yerde yenemesek de, o lakap bizim lakabımızdır!
(16 Mart 2010, İstanbul-Bursa)
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
2 yazmadan duramayan var!:
tombi, ülker ürünü müymüş? zihnimde buna dair hiç bir iz yok. hep mi ülkerdi? yoksa sonradan mı oldu acaba?
ne olduğu önemli değil, pek severdim! ama arkasındaki şiiri de hatırlayamadım :/
enes güler;
Onu ben de, ancak arkadaşım söylediğinde hayal meyal hatırladım. Kendisinde daha çok yer etmiş demek ki; ben cipsle ilgilenmişim...
Yorum Gönder