Do you know what it feels like
to be the last one to know
the lock on a door has changed?
♪
Ben tam teçhizatlı kameraman Cevat Kelle gibi, evini sırtında taşıyan biri olabilirim. Ancak, bana ve benim gibilere kulübü bıraktığım yıl hediye edilen "altın anahtar" yıllardır anahtarlığımda, her gün benimle geziyorsa bir sebebi var: Ben hiçbir yere gidemezsem oraya giderim, diyor(d)um kendi kendime.
Hiçbir yere gidemeyeceğimden mi? Hayır. İnsanın kutsal saydıkları, işte. Bir nevi sığınak.
Öyle olmuyormuş meğer.
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
3 yazmadan duramayan var!:
Bende neden yok o altın anahtardan? Ne farkeder ki; en kötü kırar kapıyı girerim, içerdeki koltuk da benim zaten biliyorsun. :)
Ben bile kırarım o kapıyı muhtemelen (eğer onu da değiştirmedilerse) ama içeri girdiğimde senin koltuğu da yerinde bulabileceğimden emin değilim bir süredir.
Olmadı koltuğumuzu götürürüz, bağdaş kurar otururuz, ayakta dikiliriz, farketmez; orası hep bizim..
Yorum Gönder