Birkaç gece önce, ortada hiçbir şey yokken anladım insanların bir bardağı nasıl sıkarak kırdıklarını. O derece hırslandıklarını. Elimdeki mika bardak kırılacaktı neredeyse.
1 yıl dönüp dolaşıp kürkçü dükkanına döndüğüme kızdım, kendime kızdım. Aslı'yla paylaştım öfkemi, iyi geldi.
Bir adamı "oluruna bakmadığı için" suçlamaya; ona 'yaşlısın sen artık, liseli çocuklar gibi olağanüstü bir şey beklemeye hakkın yok' demeye hakkım var mı? Kendimi onun hak ettiği olduğuna inandırmaya? Kibir bir canavar gibi bekliyor pusuda!
Benim, hayatımın 25te 1ini bir adamla ve boşa harcadığım için kendime kızmaya hakkım var mı?
***
Dün Çeşme'den Geyikli'ye giderken bir şarkı mırıldandım kendi kendime; Your heart is not open, so I must go... The spell has been broken, I loved you so. Öyle bir şeyler işte, dedim; vazgeçtim, insan gibi davranmaktan da vazgeçtim, o hastayken endişelenmekten de, geçmiş olsun veya günaydın veya mutlu yıllar demekten de, konuşurken yüzüne bakmaktan da... Herkese gösterdiğim insaniyeti göstermekten de vazgeçtim.
Ve rahatladım. Mutlandım.
Freedom comes when you learn to let go
***
Şairin dediği gibi her şey birdenbire oldu sonra; arka arkaya geldi dinginleşmeler...
Tüm aidiyet hislerinin peşinden koşup yorulmak gerekmediğini...
Bir adamı bir kadından kıskanmanın saçma olduğunu...
Sadece benim iyileştirebileceğimi, yardım edebileceğimi; bir valizi taşıyabilen veya bir küreği çekebilen tek kişi olmak gibi bazen, sadece benim 'tutup kaldırabileceğimi'...
Dahil olmanın bir @ işaretine bakmadığını...
Kimsenin bana boşuna dostum demediğini...
Sonunda aranacak olanın, konuşabilenin, güldürebilenin, mutlu edenin, şukela olanın veya bir bakışı anlayanın ben olduğumu ve bunu herkesle yapabilme kudretimin bana bahşedilmiş bir armağan olduğunu...
Fark ettim ve böyle biri olduğum için şükrettim.
Tek bir dala tutunup kırılmasından ömür boyu korkacağıma, bir evim olsun ve çalacak birçok kapım, kapımı çalan birçok insan olsun istedim hep. Bu, şimdi oldu.
Ah, ne huzurluyum!
Bahçelerde Börülce
1 yıl önce
3 yazmadan duramayan var!:
zaten onu bu kadar sevilebilir kılan da sen değil miydin? o kişinin kim olduğunu bilmesem dahi tahmin etmek çok zor değil bir şekilde senin sevgin, çaban, aklının bu 25'te 1'inin geçmesini sağladığını.
ayrıca the power of goodbye muhteşem bir şarkıdır ve bence sen çok doğru bir karar verdin.
35'inde ajda pekkan dinlersin artık...
DoDo, evet öyleydim ama herkese davranıldığı şekilde davranılmamaktan yoruldum sanırım en çok. Neyse, geçtiğini hissediyorum.
C3Moi, özellikle bir şarkıya mı atıf yapıyorsun bu yorumda?
Yorum Gönder