"Keşke salak olsaydım" diye bir şey var ya, ben de demişimdir kesin şimdiye kadar birkaç kez. Benim zeki olduğuma kim karar veriyor, belki zaten aptalım o ayrı konu; bir de mutlu olmanın şartının (yeter değilse de, gerek şartının) aptal olmak olduğu gibi bir kanıya nasıl kapılıyoruz? Araf gibi bir şey de olabilir aptallık, "allahım bazı şeyleri anlamıyorum ben galiba" diye, sürekli bir şeyler kaçırdığın hissiyle de yaşayıp gidebilirsin ve hiç adam gibi mutlu olamayabilirsin de. (Zaten o lafın aslı da aptallık değil, cahillik içeriyor. Ignorance'ın tam karşılığı olamasa da.)
Acayip.
Bugün hiç de askere uğurlama gibi olmayacağı daha başından belli olan bir yere gitmek için, hafif sakat olan ayağımı sürerek ilerliyordum metroya doğru. Şevval Sam "söyleyemem derdimi" diyordu kulağıma kulağıma. Halbuki yarım saate kadar boğazıma kadar Gaga'ya batacağım kesindi. Taksim'e gittim, D&R'a girdim, çok uzun zamandır beklediğim ve dinlemeden aldığım Lulu'yu geri verip iki tane CD aldım, çıktım, para çektim, mekana girdim. Maç vardı. Maç. Arkadaşlarım askere gidiyordu ve televizyonda maç vardı.
İyi ki gelmek için acele etmemiştim.
Bugün benim için güzel bir gün değildi zaten, gecenin de güzel olma gibi bir ihtimali yoktu ama en azından dostlarla rakı sofrasında olsak iyi gelirdi bana. Birinin uğramadığı, birinin erken kaçmadığı, kendi kendine takılmadığı, bir karı umudunun peşinde her haftasonu yaptığı şeyi yapmadığı bir yerde olsaydık (yok, bir de karıya kıza yazmanızı izlemeye gelecektim. o kadar da değil.)
Keşke, diyorum bazen, keşke tüm genellemelerin içine kıvrılıp yatabilseydim ve kendimden nefret etmeyecek olsaydım o zaman. Ama yaşayamam bununla, yaşayamayacağımı biliyorum. Yapamam bu saatten sonra.
Düşündüm, kızım olursa ileride, kız olsun. Nefes alsın. Ne olduğu, nerede durduğu belli olsun. Beni rahatsız eden şeyler ona normal gelsin. Böyle olduğunu hiç düşünmeden yaşayıp gidebilsin. Kimse onun için "Şişli'de bir apartmanınız olacağına Öykü gibi bir kızınız olsun" demesin, tamam. Bana garip gelsin kızım.
Ama sadece bana garip gelsin.
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
2 yazmadan duramayan var!:
Salaklar çok mutlu, bir tek onlar mutlu. Heryer can pazarı iken bile onlar uğradıkları haksızlıkların ve sömürüldüklerinin farkında bile değiller. Farkında olup, düzeltememeke, eli kolu bağlı olmak, en büyük acı. Cehennem.
İyi dedin Vladimir.
Yorum Gönder