Hem kendimle kalamamaktan şikayet edip, hem de alabildiğine kendime dönük olduğum bir dönemden geçiyorum. Neden böyle, bilmiyorum. Günler geçiyor; gündüzler hep "akşam şunu yapacağım" diyerek ve yapmayarak, geceler "yarın şunu yapacağım" diyerek ve yapmayarak geçip gidiyor, yumak gibi yuvarlanıyorum zamanın içinde, ufacık bir parça bile açılmadan.
Zamanı unutuyorum. Gece yatmayı, sabah kalkmayı bilmiyorum. Zamanı sadece saatleri geri almak gerektiğinde, regl olacağım zaman ve trafikte skışmışken takip ediyorum.
İnsanların doğumgünlerini bile hatırlamıyorum artık; doğumgünlerinin üstünden günler geçiyor, haftalar belki ve ben bir gece boş boş televizyona bakarken içime bir sıkıntı giriyor, konuşuyor benimle sıkıntı: "Unuttun işte, bencilsin." Sıkıntım büyüyor kendime kızdıkça. Doğumgünü dahil hiçbir şeyi umursamayan arkadaşlarımın doğumgünlerini kutlamak üzere zahmetlere girdiğim zamanları hatırlayıp daha da hırslanıyorum kendime.
Arkadaşlarımın doğumgünlerini unuttuğum için kendime kızgınım. Asıl söylemem gereken insanlardan "iyi ki doğdun"larımı sakınıp başka insanlara dağıttığım için kendime daha çok kızgınım. Önce ben özür dileyeceğim arkadaşlarımdan, sonra kendim benden özür dileyecek ve bir daha yapmayacak. Yapmıyor zaten artık abisi, öğreniyor değil mi, aferin ona.
Tuba, Kayhan...
Doğumgünlerinizi unuttuğum için kocaman bir hıyarım ben.
İyi ki doğdunuz!
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder