Bu akşamki nişanın sonunda, otelin önünde arabamı bekliyordum. İnsanlarla öpüştük, vedalaştık, araba geldi, bir adım attım, durdum. Benim arabam değildi artık o ZG, unutmuş, boş bulunmuştum. Benim yerime geçen kız oturdu sürücü koltuğuna. Yanına binen eski ofis arkadaşlarım gülümsediler bana, anladılar. Aslında beni isterlerdi sürücü koltuğunda -sadece bunu bilmek bile güzel-.
Tesadüf bu ya, ardından gelen araba da demin sürücü koltuğuna oturan kızın eski arabasıydı. Benim de şimdiki arabam. Ee, sektör küçük, böyle yer değiştirmeler konuşma konusu bile olmuyor. Sadece bana konu oluyor, işte böyle.
Plakalarla bir derdim var benim sanırım. Belki kendi arabamı bile tanıyamadığım, plakaya bakmadan o olduğuna emin olamadığım içindir. Eğer arka camda sarı ördeğimi (tamam Vecihe, ördek değil o, platypus :) senin dediğin olsun) göremiyorsam, plakaya bakarım başka bir arabanın kapısını zorlamış olmamak adına.
Plakalarla derdim var evet. Plakaları unutmuyorum, yıllardır aklımda duran ve hiçbir işe yaramayan, ölmüş veya benim için ölmüş insanların telefon numaraları gibi onlar. Trafikte onlara rast gelirsem dikkat kesiliyorum, hatta duruma göre bazen kaskatı kesiliyorum; eski sevgilimin eski arabası, eski sevgilimin yeni arabası, eskiden sevgili olmayan adamın arabası, benim eski arabalarım, bir arkadaşın eski arabası... Her plakayla bir anı, o insanın bana hissettirdiği bir şey geliyor aniden. Sadece ortadaki harflerin tutması bile yetiyor bazen.
"Önümde uzunca bir zamandır görmediğim bir araba var; içinde de uzunca bir zamandır görmediğim biri. Plakaya tekrar baktım. Uzunca bir zamandır bu plakayı görmeye çalışmamış, acaba rastlaşır mıyız diye beklememiştim. Selektör yapsam mı, dedim; o kadar yırtık olamayacağıma karar verdim. Birine selektör yapmayı yırtıklıktan saydığım için hiçbir zaman yırtık olamayacağıma da tekrar karar verdim."
İşte tüm bunlar yüzünden... Bi plakanı bilmem eksikti!
Bahçelerde Börülce
1 yıl önce
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder