Tam da "ayağımı iyi ki koltuğa vurmuşum, tek tek basarak yürümeyi öğreniyorum, bir sonraki adım bade süzmek" diye düşünürken (neyse ki inci dizecek kadar takı tasarımı tecrübem var, orayı direkt atlayacağım) bu sabah feci bir ağrı ve şişlikle uyandım.
Acı eşiğim düşüktür ama bunun konumuzla bir ilgisi yok. Bir gün boyunca doktora gitmeyi reddedip olayı bu boyuta getirerek iyi bir şey yapmadığımın farkındayım. Yok, doktordan korktuğumdan değil, tamamen üşengeçlikten. Bir tıp adamı olan babamın "geçer ya"cı genleri bana da geçmiş olacak.
Babamdan feyz alarak "geçer yea" dedim ama geçmedi. Geçmediği gibi, zavallı ikinci parmağım iki katına çıktı ve ben kırık olmamasını umarak doktora göründüm bugün. Neyse, kırık değilmiş, sadece yumuşak doku travması. Doktor bana 3 günlük bir rapor yazarken ben "bu hafta 3 gün çalışmazsam haftaya mesaide geçireceğim travmayı düşünemiyorum" dedim, ama dinlemedi ki. Nitekim ben de eve dönüp 4-5 saat kadar uyuduktan sonra ofisten bilgisayarımı eve gönderttim ve çalışıyorum. Şu an ara verdiğim için blog yazıyorum; yani ofiste nasıl davranıyorsam aynen öyle devam ediyorum, merak edilmesin :)
Ağrı konusunda çeşitli iddialar vardır; biri "diş ağrısı hiçbir şeye benzemez" derken, biri çıkıp "migren rulz" veya "regl sancısı gibisi yok" diyebilir. Eşi benzeri olmayan bir ağrı değil benimkisi, ama iddia edebilirim ki ayak parmakları da insanı vezir ettiği gibi rezil ediyormuş.
Neyse ki Vecihe gibi arkadaşlarım var ve bana sanal ortamdan çiçek gönderiyorlar. İyi niyetleriyle birlikte!!!!!
:)
Bir tane normal arkadaşım olsun, dişimi kırıcam, sonra dişçidir, protezdir uğraş dur.
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
2 yazmadan duramayan var!:
amanın, geçmiş olsun!
çok teşekkür ederim DoDo sana!
Yorum Gönder