Yüz yıldır evli çiftlerin tüm kavgaları dönüp dolaşıp o yüz yıl önceki bir anlaşmazlığa, bir kayınvalide meselesine, sevilmeyen bir arkadaşa falan bağlanır ya... Ben de ne zaman ağlamaya başlasam hep aynı yere bağlanıyor. Sebebi ne olursa olsun.
Mesela bugün, bana yol veren aracın önünden dönüş yaparken bir motorsiklet hızla gelip bana çarptı. Sonra oradan bir taksici gelip "haksızsın abla" dedi bana. Sanki trafik kuralları hakkında yorum yapabilecek son insan bir taksici olarak kendisi değilmiş gibi. Sanki orası otopark girişi değilmiş gibi. Sanki trafik durmuyormuş gibi. Sanki motosikletin üstüne süren benmişim gibi.
Ben zaten gergindim, arabayı park eder etmez koyverdim gitti. Beş dakika daha geç kalalımdı işe, ne olacaktı ki?
Birkaçıncı dakikada fark ettim, ben aslında arabaya falan ağlamıyordum. Araba benim arabam değil ki. Ben, benim olmayan başka şeylere ağlıyormuşum meğersem.
Ve dönüp dolaşıp hep aynı şeylere.
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
4 yazmadan duramayan var!:
Geçmiş olsun. Böyle anlarda herkes konuşur kulaklarınızı tıkayın, yalnızdsanız güvendiğiniz bir arkadaşınızı arayın telefonla hemen.. Ağlayarak içinizdeki baskıyı biraz olsun dışarıya atmışsınız hiç değilse. Yine de büyük geçmiş olsun.
Teşekkürler Vladimir. Taksiciyi "polis kimliğinizi görebilir miyim?" diye kovaladıktan sonra çizilmiş aracımla yalnız kaldım.
Böyle zamanlarda arayacağım ilk arkadaşımı artık olabildiğince aramamaya çalışmamdı zaten ağladığım şey de. İronik, değil mi?
Çok geçmiş olsun ya, hayat böyle bir şey işte daha ne denir ki.. Kesinlikle çok ironik..
Teşekkürler Modafobik...
Yorum Gönder