ADAM- Nereden anladın?
KADIN- Altı aydır berabersiniz... "Yüreğinin Götürdüğü Yere Git..." Yani bir yol hazırlığı da bu kadar mı uzun sürer, hayret!
ADAM- Ben yavaş da olsa okuyorum, sen okumayı yazmayı unutmak üzeresin.
KADIN- Yani "Sevme Sanatı"nı bitirmedim diye soktun bu lafı değil mi? Ben sevmeyi Eric Forum'dan öğrenmek istemiyorum belki.
ADAM- Erich Fromm.
KADIN- Her neyse...
ADAM- Tabii sen bunu tuhaf kadın dergilerinden öğrenmeyi tercih edersin. Elin Amerika'sında yapılan manasız anketlerin Türkçe'ye çevrilmiş halleriyle çizersin rotanı... "Bakalım sevgiliniz ne kadar Angut" ya da "Diyelim ki o akşam çok sevişesiniz var ama sevgiliniz beyzbol maçına gitmek istiyor ne yaparsınız?" a) Kafasına beyzbol sopasıyla vururum. b) "Tamam ben de gelirim ama devre arasında sevişirsek" dersiniz.
(Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar, Yılmaz Erdoğan)
Bu "Yaşam Stili Kakalayan Anketler" diyaloğu bana hep Apple'ı hatırlatır. Ne kadar teknolojik açıdan şukusunu verip önünde eğilsek de, kabul edelim ki hiçbir ayfon bağımlısı, hiçbir ayped müdavimi hayatında ısırılmış bir elmanın bu kadar önemli olacağını aklına getirmemiştir (yaradılışçılar hariç).
Geçenlerde metus'la "inovasyon deyince akla gelen Apple"ı konuşurken "karizma" sözcüğü cümle içinde kullanıldı. Ben bu tip karizmayı, kakalanmaya çalışılan tarz olarak görüyorum. Bir kere eli verdin mi, kolunu kaptırıyorsun elmaya; çünkü genelgeçerliğin zıttı Apple. Her şeyi oradan alıyorsun (çoğunlukla, mecburen - başka bir şey kullanma opsiyonun olmadığı için), ardından yüzlerce çeşit aksesuar geliyor... Örneğin, hiç koşuya çıkmayan biri olarak kendini eBay'de kola aypod takma bandı alırken görebilirsin. Hayatında burçlara ve uğurlu renklere inanmayan biri olmana rağmen, aypodunun rengi, ayfonunun kılıfındaki desen tarzını yansıtsın diye, hatta sana tarz yaratsın diye uğraşıyor bulabilirsin kendini. Dahası, bu tarz meselesi mekbuukun sorunsuz çalışmasından veya herhangi bir yazılım artısından çok daha önemli olabilir. Ve şu an olan da aynen bu.
The Best Page In The Universe www.maddox.xmission.com'u yıllar önce keşfetmiş ve çok gülmüştüm. Benim hiç olmayı tercih etmeyeceğim bu küstah aşağılayıcı haller çok komik olabiliyor (yıllarca Zaga'yı da bu yüzden izlediğimizi kabul edelim lütfen!) Giderek sıklığı azalan yazılarını hala açar okurum ara ara, geçenlerde "The iPhone is a piece of shit, and so is your face." başlıklı yazı da aklıma çok önceleri okuduğum "One thing PC users can do that Mac users can't..."i getirdi. Maddox'un yanıtı aşağıda (ben yazmadım efendim yazıyı, çemkirmeyiniz):
Şu aralar şahane bir metafor denizinde bilinmeyen yerlere sürükleniyoruz, gibi geliyor mu size de bazen? Bir blogcu olarak bunu benim söylemem saçma belki, çünkü ben de bir yerinden dahilim bu güruha. Ama özellikle bu trendy tumblr'cılar, her yerde gördüklerini birbirleriyle paylaşmaktan ve içine aslında kendilerinden hiçbir şey katmadan sözde-kişisel bir alan yaratmaktan çok zevk alıyorlar gibi. Çok acayip fotoğraflar ve çok süpersonik şarkılarla dolu her taraf, siz yetişebiliyor musunuz bu hıza? Peki üstünde hiçbir şey yazmayan bu paylaşımlardan, kişiyle ilgili bir fikir edinebiliyor musunuz? Paylaşıma hayır, demiyorum, haşa! İçinde paylaşım yapılan her site, kişisel blog değildir diyorum.
Umutçuğum da benim gibi düşünüyor:
Normal insanlığımızla arada bir de olsa yüzleşelim: Annemiz kahvaltı sofrasını bize zorla toplattıktan sonra kaçtığımız odada bilgisayar başına oturup dün dinlediğimiz ve paylaşmayı bugüne bıraktığımız şarkının linkini twitter'a atınca, veya yarı gölgeli çekilmiş bir sarı vosvos minibüsünü başlıksız/yorumsuz tumblr'ımıza koyunca çok acayip bir karakter kazanmıyoruz. Aynı, 150 lira bayıldığımız Converse'in bizi daha hızlı koşturmadığı gibi.
Ha, benim de 3 tane Converse'im var.
Yaklaşık 75 kişi bu yazı ile Maddox hayranı oldu (yaklaşık 75 kişi de düşmanı).
Bu "Yaşam Stili Kakalayan Anketler" diyaloğu bana hep Apple'ı hatırlatır. Ne kadar teknolojik açıdan şukusunu verip önünde eğilsek de, kabul edelim ki hiçbir ayfon bağımlısı, hiçbir ayped müdavimi hayatında ısırılmış bir elmanın bu kadar önemli olacağını aklına getirmemiştir (yaradılışçılar hariç).
Geçenlerde metus'la "inovasyon deyince akla gelen Apple"ı konuşurken "karizma" sözcüğü cümle içinde kullanıldı. Ben bu tip karizmayı, kakalanmaya çalışılan tarz olarak görüyorum. Bir kere eli verdin mi, kolunu kaptırıyorsun elmaya; çünkü genelgeçerliğin zıttı Apple. Her şeyi oradan alıyorsun (çoğunlukla, mecburen - başka bir şey kullanma opsiyonun olmadığı için), ardından yüzlerce çeşit aksesuar geliyor... Örneğin, hiç koşuya çıkmayan biri olarak kendini eBay'de kola aypod takma bandı alırken görebilirsin. Hayatında burçlara ve uğurlu renklere inanmayan biri olmana rağmen, aypodunun rengi, ayfonunun kılıfındaki desen tarzını yansıtsın diye, hatta sana tarz yaratsın diye uğraşıyor bulabilirsin kendini. Dahası, bu tarz meselesi mekbuukun sorunsuz çalışmasından veya herhangi bir yazılım artısından çok daha önemli olabilir. Ve şu an olan da aynen bu.
The Best Page In The Universe www.maddox.xmission.com'u yıllar önce keşfetmiş ve çok gülmüştüm. Benim hiç olmayı tercih etmeyeceğim bu küstah aşağılayıcı haller çok komik olabiliyor (yıllarca Zaga'yı da bu yüzden izlediğimizi kabul edelim lütfen!) Giderek sıklığı azalan yazılarını hala açar okurum ara ara, geçenlerde "The iPhone is a piece of shit, and so is your face." başlıklı yazı da aklıma çok önceleri okuduğum "One thing PC users can do that Mac users can't..."i getirdi. Maddox'un yanıtı aşağıda (ben yazmadım efendim yazıyı, çemkirmeyiniz):
Şu aralar şahane bir metafor denizinde bilinmeyen yerlere sürükleniyoruz, gibi geliyor mu size de bazen? Bir blogcu olarak bunu benim söylemem saçma belki, çünkü ben de bir yerinden dahilim bu güruha. Ama özellikle bu trendy tumblr'cılar, her yerde gördüklerini birbirleriyle paylaşmaktan ve içine aslında kendilerinden hiçbir şey katmadan sözde-kişisel bir alan yaratmaktan çok zevk alıyorlar gibi. Çok acayip fotoğraflar ve çok süpersonik şarkılarla dolu her taraf, siz yetişebiliyor musunuz bu hıza? Peki üstünde hiçbir şey yazmayan bu paylaşımlardan, kişiyle ilgili bir fikir edinebiliyor musunuz? Paylaşıma hayır, demiyorum, haşa! İçinde paylaşım yapılan her site, kişisel blog değildir diyorum.
Umutçuğum da benim gibi düşünüyor:
Normal insanlığımızla arada bir de olsa yüzleşelim: Annemiz kahvaltı sofrasını bize zorla toplattıktan sonra kaçtığımız odada bilgisayar başına oturup dün dinlediğimiz ve paylaşmayı bugüne bıraktığımız şarkının linkini twitter'a atınca, veya yarı gölgeli çekilmiş bir sarı vosvos minibüsünü başlıksız/yorumsuz tumblr'ımıza koyunca çok acayip bir karakter kazanmıyoruz. Aynı, 150 lira bayıldığımız Converse'in bizi daha hızlı koşturmadığı gibi.
Ha, benim de 3 tane Converse'im var.
Yaklaşık 75 kişi bu yazı ile Maddox hayranı oldu (yaklaşık 75 kişi de düşmanı).
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder