_ "Bile" diyerek ne kadar kibirli olduğumuzu mu gösteriyoruz?
_ Kibirli mi olduk şimdi de?
_ Evet kibirliyiz tabi. Mükemmeliyetçilik en kötü özelliğimiz, kibir de en sevdiğimiz günah. Onlara "bile" bizdeki içgüdünün verilmiş olduğunu düşünüyoruz, oysa hayvanların duygusuz olduğunu iddia eden biri hiç hayvan beslememiş veya beslenmesine tanık olmamıştır bence.
_ Konuşamadıkları, duygularını dile getiremedikleri için öyle.
_ Konuşamayan, konuşmayı beceremeyen, yani anlamlı bir cümle kurmaktan bahsetmiyorum, duygularını cümleye dökemeyen o kadar çok "insan" varken oysa ki.
(Anneyle diyalog, 2011, İstanbul)
2 yazmadan duramayan var!:
İnsanların büyük bir çoğunluğu duygularını dile getirmeye korkuyorlar erkeklerin üzerinde büyük bir baskı vardı aileden gelen. Derlerdi ki karı gibi gülme, erkek adam ağlamaz. En iyi deşarj olmayı sağlayan iki eylemi allıp hayattan çekip çıkardınız mı o erkek 50, 60 yaşına geldiğinde bile bir rahat gülemez, bir gözleri ıslansa toz kaçtı numarasına başlar. En kolay tespit edilen iki duyguyu gizleyen adamdan gelin de diğer duygularını ifade etmesini bekleyin. Öte yandan bu iki duygusu elinden alınmış adam kadının dünyasından ne büyük çaplı bir cehenneme yaratır. ALın size baskıcı toplum, duyguları sıkıştırmacı toplum. En sonunda kimse kimse ile gerçek manada iletişim kuramıyor.
Hayvanlar sadece konuşamıyor ama duygularını o kadar güzel ifade ediyorlar ki, yalan, ayıp, ne derler gibi ayak bağları yok onların.
Çok güzel bir diyalog sevdim. Lafı ok uzattım. Gidiyorum :)
Kadınlar için de benzer şeyler var, ağlamak değil belki ama davranış, eli kolu nereye koyacağını, bacak bacak üstüne atsa ayıp olup olmayacağını belirleyen kurallar.
Kendini o bağlardan kurtarabilen ve onların gereksizliğini 50 yaşına gelmeden fark edebilen insan için ne mutlu o zaman...
Estağfurullah, yine beklerim :)
Yorum Gönder