Çok görüşmediğiniz, yakalamaya fazla uğraşmadığınız ama tesadüf bu ya, bir yakalasanız saatlerce sohbet etmekten sıkılmayacağınız adamlar vardır ya, böyle dolu dolu, değerli adamlar… İşte onlardan biri Koray’dır benim için (ICAMES 2004’ün bana hatırlattığı hiç kimse değersiz değildir gözümde ya, o da henüz yazılmamış bir yazının konusu)
StepS zamanlarından kalma alışkanlıkla Facebook’un imkanları birleşince, Koray’ı takip etmek kolaylaştı. Zaten severdim denemelerini, şiirlerini, notlarını, her neyse; daha çok sever oldum. İnsan neler yaratıyor yahu! (“insana inanmıyorum ama bir güç var”)
Ve bazı yazdıkları Koray’ın, farkında olmadan düşündürüyormuş beni. Okuduktan 3 saat sonra birden başka bir yere çağrışıveriyormuş. Mesela…
…
Ya da uzaktan sessizce konuşmaya devam etseydik birbirimize
sen ben değil de,
belki de en güzeli,
sizli bizli bir cümlede...
(“Tanışma...” adlı şiirden)
Sen sensin, teksin birinin gözünde ya, onun yanına kendini yakıştırmak için; onun kendi yanına seni yakıştırması için ne yapmalı? Bu kadar uzakken, zorken, bu kadar farkında değilken nasıl ‘biz’ olunacak?
Bunları sordum kendime. Cevabı yok, ipucu zaman.
Daha önce yaşadım, biliyorum; ikisi de zor, ikisi de kırıyor insanı ama; ben olarak gizlenmektense, biz olarak gizlenmeyi yeğlerim.
İlgililerin dikkatine…
(11 Ekim 2009, 01:13, İstanbul - 13 Ekim 2009, 13:24, Bursa)
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder