Elim boş dönmekle de kalmadım; ikramiye olarak bir de, bir milletin hiçbir kötü söz sarf edilmeden, kesinlikle kötü davranılmadan nasıl aşağılanabileceğini gördüm. "Paranla rezil olmak" mı? Aynen öyle.
Şimdi kardeşim, ben senin hakkını hukukunu bilmiyorum; bürokrasin bize benzer mi, kafan nasıl işler, Avrupalılarla İtalyanlar skalasında ne tarafa düşersin; neyimi beğenirsin, neyimi görürsen bana hayatta ekmek çıkmaz Avusturya kapılarından, hiç merak etmiyorum. İlk defa vize başvurusu yapıyorum -tek başıma da hazırlanmadım üstelik, sorduk herhalde bir bilene- bunu da söylüyorum ki bana iyi davran, sempatik ol. Keyfimden gitmiyorum ya ulan, koskoca Pfizer (ki Avusturya'nın toplamında iddialı olmasam da bence o lahana gibi kat kat Viyana şehrinizdeki bölgelerden birini kesin satın alır) beni toplantıya çağırıyor, sana davet mektubumu getirmişim, daha ne istiyorsun benden?
"Ben sizden SSK belgesi istedim; neden her şeyi veriyorsunuz?" Sanki istemeyecek diğerlerini... "Siz 3 aydır farklı maaş mı alıyorsunuz?" Hellooo, vergi diye bir şey var?! "Bu mektuplar 1 Haziran'dan beri kabul edilmiyor, elektronik davet mektubu gerekli" Ee, elektronik davet mektubunun çıktısını alınca yine bu olmayacak mı? "Ama elektronik gerekli" Peki ben size nasıl ulaştıracağım? Mail mi atacağım? "Üzerindeki numarayı bize söyleyeceksiniz."
Öyle bir şey ki istediği, "aha şurada" diye Kaf Dağı'nı bile hedef gösteremiyor, o kadar belirsiz. Kimse bilmiyor ne olduğunu. Toplantıyı düzenleyenler hayatlarında duymamışlar, bizim acenta da öyle...
(Bundan sonra bana tepeden bakılışının bende yarattığı yansımadan bi miktar okuyacaksınız; hiç acımam valla, bilen bilir) Ben bir beşinci dünya vatandaşı gibi, karşımda muhtemelen tek özelliği üç dil konuşabilmesi (ikisini duyduk; Almanca, Türkçe. İngilizce de default zaten.) olan Goethe Institut hocası kılıklı, evlenecek yaşa gelmiş ama eyvah-ki-ne-eyvah parmağında yüzük olmayan gencimsi bir kadının, yüzünde müstehzi bir ifadeyle beni fırçalamasını böööyle uzaktan seyreder gibi seyrettim. Bir şey diyemedim - Elinde senin pasaportunu tutan ve istese seni uzunca bir müddet Viyana'ya sokmayacak olan bir kadına karşı höthötlememem gerektiğini öğrendim ya! Ama bana uzunca bir süre yetecek kadar gerildim.
Vizeyi alamazsam, belki memleket göremediğime veya araştırıcılarımın yanında olamadığıma üzüleceğim; ama Avusturya'ya ayak basmadığıma üzülmeyeceğim gerçekten!
Çayır çimen görmeye gitmiyorum ya, burada kralı var onun...
(13 Ekim 2009, 08:02, Bursa)
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder