Önyargılı olmayı iyi beceren bir insanımdır ama malayla kazıyarak da olsa söken sökmüştür benim kafamdaki yaftalarını. İlla ki kazımaya uğraşmaları da gerekmez yani; çoğunlukla kendiliğinden olur bu. Bir hareket, bir söz, bir düşünce, jest, mimik hatta, yetmiştir çoğu kez.
Ama gördüğüm ilk andan itibaren pek ısınamadığım insanlar var. Hiç sevmemekle, nötr olmak arasında gidip gelmişimdir tabi ama pozitife pek geçebildiğimi söyleyemiyorum. Bay Kedisever Parka da bunlardan biri. Bugün bana onu neden pek tutmadığımı hatırlatacak şahane bir hareket yaparak, hortladı hayatımda; şöyle 4-5 yıl öncesine uzandım bi, bi kulübe gittim geldim, ders çalışmaya çalışırken bana "yav töbe estağfurullah" çektiren şeyleri, benim karıştırmadığım tutanakları karıştıran elleri, "burası seneye boku yer"leri hatırladım bir bir. Hoşuma gitmedi, yine gitmedi. Ama artık önemli değil; çünkü dünyayı kurtarmadığımızı anlayacak kadar zaman geçti üstünden ve önemli olanları zaten hayatımda tutuyorum.
Neyse ne, bugün olağan bir şekilde bir araya gelindi, naber-nasılsın-iyilik-nolsun ritüeli, üç-beş kişisel olmayan konuşma, sonunda olağan bir fikir ayrılığı (gerçekten olağan) ve ben: "Ama niye öyle diyorsun, biz de yaptık bu işi zamanında" ve çat! "Hıhh, ben püriten bir insanım, ben karar veriyor olsaydım kesinlikle yapamazdınız".
Bunu böyle inanılmaz bir özgüvenle söyleyen Bay Kedisever Parka'ya karşı, işe yarasa da yaramasa da hep yaptığım gibi cevap vermekten geri kalmadım tabi ki: "Belki farkında değilsin Bay Kedisever Parka ama hepimizin üyeliğinde referans olarak senin adın yazıyor". Galiba bu gerçeği yüzüne vurarak kızdırdım sayın Bay Kedisever Parka'yı ki ortaokulsal bir alınganlıkla "Tamam, hepsi benim suçum!" dedi :)
Çok ego, üstelik karşısındaki insana "üff, sen kimsin peki?!" dedirttirecek ego iyi değil bünyelere. Kişinin kendi bünyesine de, karşısındakinin bünyesine de.
Ama belki de hata, o egoyu şişirenlerde; ki o pompalardan birkaçını tanıyor ve seviyorum ve neyse ki, aslında hepsinin somut bir sebebi olduğunu biliyorum. Olmayınca, o işin yürümediğini de...
(11 Ocak 2010, Rumelihisarüstü)
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder