indeed.
Uykusuz, şimdiye dek tüm sayılarını sektirmeden aldığım (iki sayısını olağan taşınmalar esnasında kaybetmişim sanırım yalnız), ciltletip eniştemin gençliğinde arşivlediği Gırgır'lar gibi bir şeyini oluşturmayı ve onu "bunu satsana çok para eder bu yea" diyenlere inat satmamayı hedeflediğim bir dergidir. Bir Penguen okuru olarak peşinden gideceğim üç adamın ayrılıp kendi dergisini çıkarması, benim de çark etmeme yetmişti: Ersin Karabulut, Yiğit Özgür ve Umut Sarıkaya. Sonradan tanıştığım birçok insan ki saymakla bitmez, takıntımın altını çizdiler sadece ki ben her perşembe, bilemedin cuma (Antep'e, Trabzon'a filan geç geliyor ya dergi) gazeteciye koşayım, dergiyi almak için yolumu filan değiştireyim deyu.
Benim gibi sadık olamayanlar için 13 sayılık ciltler çıkması, özel sayısı, poster sayısı şusu busu işin ticari tarafı elbette. Keza, yine ticari bir girişim gibi görünen Uykusuz Yaz'ın aylardır reklamı yapılıyor derginin içinde. Bunlar normal. Şu yaz sayısı için ne muhabbet döndü twitter'da kaç gündür... Umut Sarıkaya'nın sayıda yer almayışı bir yana, PuCCa şahsiyetinin varlığı diğer yana (neyse ki ergenlik kokan bir basın açıklaması ile sadece yaz sayısında var olduğunu ilan etti, rahatladık). Bu durumu bile ticari kaygılarla açıkladım kendi kendime ve tabi ki bugün gidip dergiyi aldım. Neredeyse hepsi bittikten sonra PuCCa'yı da okumaya niyetlendim. Bilen bilir, bir şeyin hakkında atıp tutmak için (özellikle de kötü bir şey söyleyeceksem) önce hakkında fikrim olmasını isterim. Politika için, spor için, başarısız yazım örnekleri için; her şey için bu geçerlidir.
Bir kere, beraber tatile çıkacak kadar -güya- birbirine yakın olan kızların aklından birbirleriyle ilgili zerre kadar iyi bir şey geçmeyişi, o anlatılan kız çekişmeleri, kötü niyetler, rezalet! Elimde dergi, zaten büyük bir zaman kaybı içinde boşluğa düşüyorum, bir de dişi olarak aşağılanıyorum. Böyle bir kompleks içinde sürüklenmek olamaz; bunlar itiraf değil, düpedüz kendine hakaret. Anlatılan şey eğer PuCCa'nın kendisi ise, ev arkadaşı için çok üzülürüm, çünkü kızı tanıyorum, yazık, bu kadar boş biri de değildir kesinlikle.
Neyse, ama bana bu yazıyı yazdıran o değil. Esefle kınayıp
mention'larca küfür etmedim Uykusuz'a ve PuCCa'ya ama bugün yazıyı okumaya çalışırken bir şeye çok sinirlendim: Aylarca reklamı yapılan, hazırlanan, içinde örneğin Ersin'in mükemmel bir yeraltı öyküsünün olduğu bir dergiye, sekiz bin küsür kişinin takip ettiği blogundan bir yazı beğenip koymak ne büyük saygısızlık?! "Bu hafta hastaydım, eskilerden koydum" der gibi ama içinde ilk kez yer aldığın bir dergide, okurların hoşgörülü olup olmayacağını bilmeden daha!
Yazı da şu (dergideki yazının yarısı gibi bir şey oluyor aynı zamanda):
http://passiflora-rapunzel.blogspot.com/2010/11/yeni-cagn-kadn-korkusu.htmlYazacak zamanın mı, malzemen mi yok, demezler mi adama? O zaman neden girişiyorsun bu işe?
Peki Uykusuz'un dergiye emek veren diğer üyelerine ne demeli? Bir tane aklı başında adamın çıkıp "abi biz bu kıza üç sayfa verdik şimdi tamam da, tanımayız etmeyiz, blogunu da okumayız, bi bakalım iki cümleyi alıp şurdan aratalım bakalım çıkacak mı" demeyişi, bir PuCCa hayranı bulup orda burda, okutmayışı şu yazıyı... Ben ki toplamda 10 kadar yazısını okumuşumdur kendisinin, benim gözüme çarptıysa kim bilir daha kaç kişi fark etmiştir...
"Yazık lan" dedim, Uykusuz'un normal sayılarında görüşmek üzere yaz sayısına veda ettim ve başka bir dergi aldım elime.
5 yazmadan duramayan var!:
ben de bugün aldım dergiyi. ersinin yeraltı öyküsü çok iyiydi, otisabiye baktım, yiğitin ilk sayfadaki bölümü de güzeldi. puccaya gelince bir durdum, okumadim, sonra bakarim dedim, ama yorumuna göre pek de gùzel birşey çıkmamış. yine de yaptıkları saçma olmuş, ne işi var puccanın uykusuzda tee allam..
saçma oluşu bir yana, dediğim gibi tamamen ticari düşünerek normal karşılıyorum. ama bu sayı eski bir yazıyı hak edecek bir sayı değil, nasıl bir saçmalık bu? ayrıca çok aşağılayıcı genel oolarak pucca'nın yazıları gibi, o ayrı.
hala okumadim bak elim gitmiyor :) puccanin yeri doldurulurdu, sadece yuksek okunma sayisindan aldilar dergiye, gel gör ki yazi da eski yazisiymis. en cok okunan yazidir hatta o da..
yakıştıramadım bende :/
-
hemera
Aynen senin anlattığın şekilde Penguen okuyucusuyken sevdiğim adamlar ayrılıp Uykusuz'a başlayınca Uykusuz'a geçtim. Penguen okumaya devam ettim ama Uykusuz'un yeri ayrı ilk günden beri. Derginin bütün sayıları, çizerlerin kitapları vs derken gurur duyduğum da bir arşiv yaptım kendime. Amaaa Uykusuz'a olan hislerim yaz sayısının içindeki o 3 sayfa yüzünden büyük ölçüde değişti.
Umut Sarıkaya'nın yokluğu, Yiğit Özgür'ün daha önce yayınlanmış bir hikayeyi tekrar yayınlaması ve başka da bir şey çizmemesi vs. hepsini bir kenara koyuyorum. Yahu ergen kız dergisi mi bu, ne işi var o yazının orada? Oldu olacak sevgiliniz size gerçekten aşık mı tarzında testler de ekleselerdi, yadırgamazdım doğrusu.
Bu özellikle puccaya yönelik bir tepki değil, ne blogunu okurum, ne kendisini tanırım. Ben senelerdir sevdiğim ve takip ettiğim dergide böyle bir şey gördüğümüz için tepkiliyim. Gerçi şimdi senin yazını okuyup o yazının zaten blogta yayınlanmış bir yazı olduğunu öğrenince durum iyice sinir bozucu gelmeye başladı. Sayfayı doldurmak için mi koydular o yazıyı? Şöyle bir şey yapacaklarına eski karikatürler koysalar gerçekten daha çok memnun olurdum...
Yorum Gönder