Bugün eve geldim, soyunup dökündüm, yemek yedim, geçen günkü DVD alışveriş çılgınlığımızın ganimeti, yüzyıllardır izlemediğim Maverick'in kalan yarısını izledim, saate baktım, 18:40'tı saat. 18:40!
Günü bilinçaltımda parçalara bölerim ben. Nasıl biyolojik saat varsa, bende de bellatrix saati var. Öğlen 12'den sonrası çabuk geçecektir, kurtuluştur - bu birinci kilometre taşı. Akşam 7, benim için akşamüstünün başlama saatidir. 9.30 gibi gece gelir, huysuzlanmmaya başlarım. Bu üçüncü kilometre taşından sonrası daha hızlı geçecek ve ben uyumamak için kendimi zorlarken gün bitiverecek diye tedirgin olurum. Saat 11'de biraz rahatlarım, çok zaman geçmiş ve hala gün bitmemiştir; demek ki hala umut vardır. Sabah 1, uyumamış olmanın vicdan azabıyla gelir. Bu beşinci kilometre taşı zor bir yerdedir, oraya ulaşmak ve o eşiği geçmek yürek ister. Gururla söyleyebilirim ki, ertesi sabah ilk kilometre taşına gelmeden gözlerimden uyku aksa, her an uyuyacak gibi olsam da bu beşinci taşın üstünden her gece bir o yana bir bu yana zıplamaktayım.
Bugün saatin henüz 7 bile olmayışının beni ne kadar mutlu ettiğini buradan anlayabilirsiniz. Hemen kalkıp giyindim o yüzden. Bir ödül olsa vereceğim, bir yıldızlı pekiyi olsa yakama takıp dolaştıracağım başarıda bir kombin yaptım az giyebildiğimkıyafetlerimden: Boğaziçi kombini (sağda)
Okula gittim, alternatif çimlerdeki çardağı boş bulup oturdum. Ah, tenha Boğaziçi'ni çok sevmiyor muyum! Bilgisayarım, notlarım ve portakal suyumla benden mutlusu yoktu. Biraz çalıştım. Kısa süre için de olsa sistematik çalışmaya ihtiyacım oluyor böyle. Dağıttım kafamı, topladım kafamı.
Sonra kalkıp güney meydandaki film gösterimine gittim dondurmamı alıp. Birkaç arkadaşa mesaj atıp tahmin ettiğim insanlardan yanıt aldım, ama gelmedi hiçbiri. "Çoğunluk" oynuyordu, canımın içi "Canavar Banavar" Bartu Küçükçağlayan'ın altın portakalı hak ettiği film. Güzeldi, son zamanlarda izlediğim filmlerden Kaybedenler Kulübü'ne tam ters köşeydi. Biraz yıldızlara baktım hazır nemlenmişken yattığım yerde, e battı balık yan gider... Sonra kalktım, mutlu kalktım yerimden, evime döndüm.
Mutlu kalktım yerimden.
Mutlu.
İhtiyacım varmış yalnızlığa ve okuluma, veya ikisine birden.
Bahçelerde Börülce
1 yıl önce
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder