Aslında her şey, benim bir öğle vakti bu muhabbete dahil olmamdan çok önce, soğuk bir kış günü başlamıştı...
Zaytung'da bir şeyi "Allah'a havale et"meyi seçenler bilirler, ironisi web adresinde gizli diyanet.gov sitemizin güzide bir soru-yanıt sistemi var. Örneğin, biri kalkıp "Sakız çiğnemek orucu bozar mı?" diye, veya "Bireysel emeklilik sistemlerinden elde edilen kazanç faiz kapsamına girer mi, haram mıdır?" diye sorabilir. Sakızı bilmem ama, bireysel emeklilik konusunda kafası karışanlar için sevgili diyanet'in "özel sorunuzla ilgili olarak kurul uzmanınca hazırlanmış bir görüş" olan "genelleştirilemez" yanıtını (herhalde her banka için genelleştirilemiyor) aşağıda veriyorum:
Bireysel emeklilik konusuyla ilgili Kurulumuzun görüşü şu şekildedir:
a) Genel olarak, sosyal sigortalar, karşılıklı sigortalar ve ticarî sigortaların caiz olduğuna,
b) Kâr payı esasına dayalı çalışan birikimli hayat sigortası ile bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sisteminin ise, yatırılan primlerin, dinen helâl olan alanlarda değerlendirilmesi durumunda caiz olduğuna,
c) Konusu din tarafından yasaklanmış olan sigortanın caiz olmadığına,
Karar verildi.
Buna göre bankalarda işletilen paralar dinen haram olan alanlarda değerelendiriliyorsa özel emeklilik caiz değildir.
Teşekkür ederim politik ve politik olarak doğru diyanet, seni çok seviyorum politik ve politik olarak doğru diyanet.
Önümüzdeki süreçte, reklamının yapılmasına ucundan da olsa katkıda bulunuyor olacağım bu bireysel emeklilik nanesinden hareketle, yatırım araçlarına atladık. Öğle yemeğinde yatırımlarımdan bahsediyorum, hah-hah, ya nolacağıdı ya?
Bir arkadaşım var, kendisini tanıyanlar kimden bahsettiğimi şimdiden anlamış bile olabilirler, kendisiyle neredeyse hiç sektirmeden her buluşmamızda açtığımız bazı konularla, onun bolca inat ettiği, benimse bolca güldüğüm tartışmalara giriyoruz. Bu anonim bir blog olsa kendisinden rahatlıkla "bağnaza beş kala" olarak bahsedeceğim sevgili arkadaşımın son yumurtası şu oldu: "Vadeli hesap caiz değil."
Laf çok uzatılabilir ve dolaştırılabilir, fakat düşüncenin özü şu: Hiçbir şey yapmadan kendi kendine artan para helal değildir.
Tabi ben sordum arkadaşa kendisinin çalışan bir insan olarak ne gibi yatırımlar içine girdiğini. Döviz alıyormuş. Eee?
Laf yine çok uzatılabilir, fakat düşüncenin özü şu: Kaybetme ihtimalin olan mecralarda paranı değerlendirmek caiz. Dövizde kaybetme ihtimali de var. Keza, borsada da öyle. Bireysel emeklilikte de, kısacası fon alımına dayalı her yöntemde kaybedebilir kişi. Uzunca bir süre sürekli kazansa da, kazandığı para sorun arz etmiyor iki dünyada.
Güldüm.
En çok, bolca gülebilmeyi seviyorum bu muhabbetlerde. Bağnaza beş kala da desek, açık kafalı insanlarla olmak güzel. Çünkü @AlperTanga'nın deyişiyle "müslümal" olan kesimle oturup bu savların mantıksızlığı tartışılamaz, hele benim şimdi soracağım soru, ağza alınamazdı:
"Nereye koyduğun parayı kaybetme olasılığın en yüksektir?"
Ka-ching! Bildiniz.
(Temmuz 2011, İstanbul)
4 yazmadan duramayan var!:
Zaten kumarda kazandiginda hic bisey yapmadan kazanmis da olmuyorsun, en azindan ter akitiyorsun koydugun paranin karsisinda :)) bastan uymuyor yani haram kriterine :p (toner)
O da doğru. Ve fekat yanındaki kadınlar haram. Onlar olmaz bi.
peki ben başlığı "kısa her zaman kazanır" diye okuduysam nolmuş? sorarım ha noolmuş?!
Halbüse "nerde varsa bodur, allahın belası odur" derler Jane Jones :)
Yorum Gönder