... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

remember remember the fifteenth of november


Siz bu yazıyı okurken Athena, Tersine'yi söylüyor olsun.


Develer tellal iken, pireler berber iken ve ben babamın beşiğini -neredeyse gerçekten- tıngır mıngır sallar iken, bir tatil planı vardı ki aslında planlanmamış olan, ki "tatil hayali" demek daha doğru buna... İşte o hayal gerçek oldu. Hamak hariç... Ha bir de, uyanmamın tek sebebi çadırın içini yakan güneşti, 4 sabah boyunca.

O 4 sabah. Hiçbir şey yapmayıp ve düşünmeyip, sonradan keşke daha da hiçbir şey yapmasaydım ve düşünmeseydim dediğim o dört günün sabahları.

Şimdi gitsem, deniz kenarında daha çok otururdum yalnız başıma, dedim sonra, çokça. Borges bilinci geldi; konu Tereddüt olunca.

*

O dört günün geceleri de vardı.

Bir gece, "çıktım incir ağacına, yedim hamını mamını" diye deyiş mi olur, diye diye güldüm, aklıma Muppet Show'un "manah-manah"sı, gözümdense yaş geldi yeminle. Böyle zamanlarda insana garipçe bakılmasa da olur, gülen insan yadırganmamalı gülmeyen başkalarınca.

Bir gece, sırtüstü yattığım yerden göğe baktım, ağaç vardı tam tepemde. Kalktım, hiç öyle gerinip, atlamadan, zahmetsizce 2,5 metre zıplayıp tutundum iki elimle dala, birkaç kez ileri geri sallandım çocukluğumdaki gibi. Sonra kendimi battaniyenin üstüne indirip usulca, orada yatan kendimle bir oldum.

Bir gece her şeyden sıkıldım, Bülent Ortaçgil'li, Ezginin Günlüğü'lü listesini açtırdım arkadaşa, onlar uyudu ben dinledim, aklımdan ne geçtiğini takip etmeden ve tüm sözlerini fark ederek bildiğim ve öyle çok bilmediğim şarkıların. Sen kime anlatıyorsun Hüsnü Erkan, ben üç gündür ay nerde doğsa oradayım, dedim gururla.

Her gece, ay batmadan uyumadım ve de.
En son uyuyan hep ben oldum, dünya en 'tersine' bana döndü, en çok ben kaçırmadım hiçbir yıldız kaymasını.

“yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim olmadığım yerlerde mi oluyordu?”
- aylak adam

*

Biz, hepsi her işi yapabilen dört kişiydik. Kendi başının çaresine bakmalı tatiller için biçilmiş kaftandık böyle bakınca.

Bir tek ben, yurdum erkeğinin ateşle imtihanına kaptıramadım kendimi. Ateş sürekli yandığından veya yanımda, icabında bir tek ateş için yerinden kalkacak adamlar olduğundan olabilir, umrumda olmadı pek. Ben sadece baktım ona, alevin kızılı dediğimiz şey aslında turuncuydu dikkatli bakınca. Yanan ateşin, şulesinin, közün de rengi turuncuydu; o zaman ben neden en çok kırmızıyı seviyordum, saçma değil miydi bu? Evet tüm derdim buydu. Çünkü derdimiz yoktu, bir Paris Sıkıntısı getirmiştik yanımızda, bize kitaptan başka her şey oldu: Yelpaze, dergi, yastık, asa, tepsi... Versatil kitap (çok yaşa sen Baudelaire!). Normal günlere dönünce karakterini buldu, kitabım da oldu benim.

*

Sessizlik...

Sessizlik için de sessiz bir yer gerekiyormuş, içimdeki sesi susturmak için bile. Bebek gibi içimdeki ses, başka sesler ona hep çağrı, duyunca çıldırıveriyor.

Su, tüm duyusal etmenlerden arındığımız yer. Suda zaman kavramını kaybedene kadar, yaprak gibi, kağıttan gemi gibi süzülürseniz (yeterince iyi bir çocuk olursanız), mutlak sessizliği bulabilirsiniz (şirinleri görebilirsiniz).

*

Yazamadım hakkında şimdiye kadar, çünkü yazdığım hiçbir şey, bu dahil, tam olmayacaktı, beni tatmin etmeyecekti.

O kadar sevdim, o kadar özledim ve o kadar gidip bulunamamak istiyorum ki...
Belki de sırf o yüzden git(me)mek lazımdır.

Bilmem.

Konu tereddüt olunca.
(15-19 Kasım 2010 Fethiye ~ 10 Mayıs 2011 İstanbul)

Başlık:
ACZ
Fotoğraf:
Başka bir zamanın Tereddüt Koyu, Gizem Oruç

4 yazmadan duramayan var!:

merhabalar..
yazı kalır.. ve anka kuşu..

 

varolmayan şövalyem, sağol.

merhaba cecil, sizinle ve blogunuzla tanıştığıma sevindim.

 

Tereddütler sonucu genelde hiçbirşey yapmamaya gider insan.Aslında tam tersine onu gidermek için birşeyler yapmak lazımdır :)

 
Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!