Kırmızı, kıpkırmızı yaptım burnumu son zamanlarda. Çok düşünmek iyi değil be abi be, ah be, ama huylu huyundan vazgeçmiyor ki işte, napıcan.
Kötü gün dostu olmak için yaratıldığımdan, veya, o kendimi paçavra gibi hissettiğim zamanlarda hep birilerini aradığımdan olacak, hayatımın acil durumlarda aranacak kişisini arayıp dururken, kendi kendimi birilerinin acil durum kişisi yapmaya çalışıyorum.
İşin garibi, hayatımda hiç tek olmadı benim: Tek bir kişi (hani "ilk ve son" anlamında), tek bir en iyi arkadaş, her şeyin anlatıldığı tek dost, yakın olunan tek aile bireyi... Tek bir ben de olmadım hiçbir zaman, tek bir düşüncem de olmadı; dolayısıyla kendimi de hep birden çok insanla paylaştım:
Kız arkadaşlarımın saçmalıklarından sıkıldığımda erkek arkadaşlarıma,Erkek arkadaşlarımın saçmalıklarından sıkıldığımda kız arkadaşlarıma,
Sevgilimin saçmalıklarından sıkıldığımda en yakın kız arkadaşlarıma,Saçmalamak için hayatımda en beraber saçmalanası adamlara -ki 3-5 tanedir-,
Birine sarmam gerekiyorsa o an etrafımdaki herkese,Birine sarılmam gerekiyorsa çok belli birkaç kişiye (kendisine sarılacağımı gözümden anlayacak, liseden kalan en önemli yadigarlardan tek bir adam var ve ileride, "işyerimden bana kalan en önemli yadigarlardan" diye bahsedeceğim iki kadın)
İçip de hayatın anlamını aramak istiyorsam birkaç kişiye,
İçip de saçmalamak istiyorsam illa ki bir kulübe (çok mu belli ettik ne:))
Birini eleştirmek istiyorsam herkese ve her şeye, ama en çok da kendime...döndüm hep.
Ben biliyorum ki aslında boşuna burnumla oynayıp durduğumu ama elimde değil ki ulan, hayatımın gidişatı konusunda birazcık umutsuzum.
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder