... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

Eski Defterden Yeni Deftere

Kafasına kazınır ya bazı şarkılarla bazı anlar insanın...
Bugün bir tanesini duydum, bir anı (bir anıyı) hatırladım. Sonra bir sürü geldi arkasından pat-pat-PAT-PAT! Bazıları cuk oturan, bazıları inanılmaz ilgisiz anlar; öyle işte. Daha çok vardır aslında ki, benim beynim tam bir çöp ev... Devam ederim geldikçe.

Kırmızı kırmızı, sizin için zahmet ettim. Buyrun...
If I kiss you like this / And if you respond like that / It was lost long ago, but it's all coming back to me / It's all coming back to me now

Céline Dion, Céline Dion olmadan, yani Titanik'ten önce, ben orta 2 miyim 3 müyüm ne, annemin müzik zevkini benzersiz bulduğum ve ne kadar çok şey bildiğine şaşırdığım zamanlar işte... Yolda yürürken çakma CD'cilerin tezgahında bir kadın, bej rengi kapağı olan bir albümden hafif gülümseyerek bakıyor, CELINE yazıyor üstünde kocaman, annem diyor ki "ayy bunu alalım, ben çok severim bu kadının sesini" Oha, nerden dinlemiş diyorum; ama ben de çok beğeniyorum, falling into you var, bu it's all coming back to me var (hala da açarım, dinlerim, koparım, giderim).

Sonra herkes yarım yamalak İngilizcesi ile Titanik'in sözlerini (tabi, o şarkının adı yoktu ki, "Titanik'in sözleri" vardı) ezberlemeye çalışırken ben Burçin'e (bir de Burçin vardı be bizim sınıfta o zamanlar) demiştim ki, yaa bu kadının böyle bi şarkısı var işte böyle çok uzun ama çok güzel bi şarkı, Titanik'ten bile güzel. Beni zerre iplememişti kız yahu.

Ben bu anıyı, sırf "zerre iplenmediğimi" düşündüğüm için hatırlıyorum, dimi? Ortaokulla ilgili çoğu şey gibi...

I've been roaming around always looking down at all I see /.../ You know that you can use somebody / someone like me

TEM otoyolu, monitoring dönüşü, Selim bol selektörlü ve makaslı bir araba kullanışında - PES oynayacaklar arkadaşlarıyla, ona yetişiyor çünkü :) Nişanlısına doğru gidiyor olmasının da payı var ama. Ben ilk defa Kings of Leon dinliyorum ve neden daha önce dinlemediğime hayret ediyorum bu şarkı çalarken... Ha, bir de motor freni diye bir şeyin varlığını öğreniyorum Selim'den.

would you know my name, if I saw you in heaven...
Lise 1, Otel Conti (şimdiki The Marmara Şişli, işte) bir şey partisi, yılbaşı olabilir. Benim erkek arkadaşım var, seçimimden ötürü aldığım eleştiriler de umurumda değil, ah bir de bu kadar eğreti durmasak... Geliyor ama, "antremandan geldim, yorgunum, dans etmeyelim" mırın, kırın. Bu şarkı çalarken artık elinden tutup kaldırıyorum eeeeh, diyerek.

Neyse ki "kardeşim" var, destekliyor beni. O hep desteklerdi, korurdu beni bu gereksiz gizlenme huylarına, değer vermeme ifadelerine karşı. Ben ona dayanırken, bir de baktım ki artık arkamda değil, üstelik en büyük yarayı da o açmış bende.

Bunun için bir şarkım yok ama.

I can be your hero, baby / I can kiss away the pain

İlk aşkla ikinci defanın şarkısı bu; daha güçlü, daha mutlu ve daha umursamaz bir şey :)

o kadar sevdim ki resmini / işte bugün konuştu benle
Ah, YD kantin. Uzun bir süreden sonra ilk kez orada duymuştum bu şarkıyı fizik dersi öncesi bir poğaça sırasında; üstelik Yeni Türkü'ymüş bu ya, demiştim ve oradaki abi (ki ne ayıp, adını bilmiyorum) benim şarkıya gülümsememe gülümsemişti.



gel gel sarışınım gel / gel sana aşığım gel
Ne, aşk mı, yok canım da; hoşlanma diyelim. Hoşlandığım tek sarışın adamla Moda sahilinde tavla oynuyoruz, yüzüme bakıyor, "at güzelim zarları" diyor (ben yeni öğrenmişim tavlayı, hem ben yavaş oynarım ki, bekle!), saçları ne kadar güzel, tam karıştırmalık! Kardeşimin armut dişlerkenki küçüklük fotoğrafı gibi, diyorum. İçim ısınıyor şefkatle, keşke uzanıp karıştırıversem saçını. Anlamış gibi, gözümün içine bakıyor, bakma öyle, olmaz, olmaz işte.

Orada bu şarkı hiç çalmadı zaten.

I was the one to let you know / I was your sorry-ever-after, '74-'75
Ya geçen gün gittiğimizde kötüydü Paparazzi ama anlamadım ben, herkes çok beğeniyor orayı? Peki, gidelim bakalım, müzikler bizi açmazsa çıkarız. Ama açtı yahu, aa böyle bi şarkı vardı 74-75, ne demek ki bu ben hiç anlamadım bunun sözlerini.
Hala da anlamadım bunun sözlerini. Ama önemli değil ki, dinle huzurlan işte, hem Martini'nin yanında iyi gider - Barmenin adı ne? Cüneyt mi? Peki. Cüneyt, bi Martini daha alabilir miyim? Zeytini bol olsun. Yok, beyaz peynir istemez :)

Most girls want a man with the mean green / Don't wanna dance if he can't be everything that I dream of / A man that understands real love

Antalya, Lise 1'i 2'ye bağlayan yaz. Evin önünde paten kaymaktan ve yandaki internet kafede Counter oynamaktan (CS dememi beklemesin kimse, onun adı Counter) ve, ayıptır söylemesi, millete "bu kim yaa?" dedirtmekten büyük keyif alıyorum.

Bu arada bir çocuk beni beğeniyor (nedenini hala bilmiyorum); ben sırf beni beğendi diye, bir çocukla tanışmış oluyorum. Hayatımda ilk ve şimdilik son defa böyle bir şey oluyor :)

Bu, o evin önündeki duvara dinlenme bahanesiyle oturuşumun şarkısıdır.

bundan sonra adını kırk yılda bir anarım / sende kaybettiğimi başkasında ararım / benim için üzülme... benim için üzülme

Ne değişik kafalar yahu, bizim müdürler ne kadar canayakın olsalar da hiç gözümün önüne getiremiyorum beraber şarkı söylediğimizi filan... Hayır bi de şaşırdığım, Funda Arar! Funda Arar dinliyor adam. Evet yani ben de orda burda duyup sözlerini ezberlemiş olabilirim, bu hayran olduğumu göstermez ama kareokede... Yani.

Bu kocaman adam -bunu kesinlikle küçümseyerek söylemiyorum, bilakis,- basitliğiyle şaşırtıyor beni...

Darcy Maguire'ı hatırla bellatrix, hiç işe yaramasa da nasıl tekrar etmişti kendi kendine: "Don't fall for a guy at work. Don't fall for a guy at work."

Dönüp dolaşıp bu şarkıyı kendine söyleyeceksin günün birinde...
...alışamadım bir türlü bu kente... - ...saçlarımda nefesin yerine yağmur...

Akatlar'da ufacık, tek oda bir ev, bir bank ("Beşiktaş Belediyesi"), genetikçiler ve bir de inşaatçı Deniz, hepimizin sıkış sıkış, yanyana yatmamız, "uyumayın abi neden uyuyosunuz yaa, muhabbet edelim!" (ki benim kanımdaki alkole rağmen uyumamakta ısrar ettiğim tek vakadır)

O adamların hepsinin, bir daha o hislerle bir araya gelmeyeceği içime doğdu herhalde.


One day, I'll find relief

I'll be arrived and I'll be a friend to my friends
Who know how to be friends

One day, I'll be at peace
I'll be enlightened and I'll be married
With children and maybe adopt

One day, I will be healed
I will gather my wounds
Forge the end of tragic comedy

I have been running so sweaty my whole life
Urgent for a finish line
And I have been missing the rapture this whole time
Of being forever incomplete

One day, my mind will retreat
And I'll know God
And I'll be constantly one with her
Night, dusk and day

One day, I'll be secure
Like the women I see
On their thirtieth anniversaries

I have been running so sweaty my whole life
Urgent for a finish line
And I have been missing the rapture this whole time
Of being forever incomplete

Ever unfolding, ever expanding
Ever adventurous and torturous
But never done

One day, I will speak freely
I'll be less afraid
And measured outside of my poems and lyrics and art

One day, I will be faith-filled
I'll be trusting and spacious
Authentic and grounded and whole

I have been running so sweaty my whole life
Urgent for a finish line
And I have been missing the rapture this whole time
Of being forever incomplete

Abi-olay-müziktir-sözler-önemli-değilcilere inat, lan bu işte benim umuduyla yaşadığım şey, dediğim şarkı. Boşuna dinlememişim Alanis Morissette'i bunca yıl, kadın yapacağını yaptı sonunda.

Bir anım yok. Bu tam bir yol şarkısı, ben o yolu daha gitmediğimi hatırlıyorum dinledikçe.



bir küçücük kız çocuğu bak, duruyor orada hala / anlatamam gördüklerimi o neşeli çocuğa...
Benim ne işim var lan Bursa'da, ofiste olmam lazımdı, ofiste olmak istiyorum ya ben, uff üstelik uyuyamadım adam gibi, sabahın köründe... Allahtan Görükle yolu açık, bas bas, 120, 130... Abi bu iş olmayacak galiba. Yazık lan. Ama neden enseyi karartıyosun ki, üff ortaokula döndün ha... 140, 150... Evet ya, dimi, üf ne karamsarım, ne olmuş yani; ne olmuşu mu var yaa yazık diyorum yazık. Hem neden yani, dünyanın en yakışıklı adamı sanki, o kim ki?! Üzülmeye hakkım yok mu benim be, hep sağlam mı durmam lazım, hıhh mı demem lazım, "amaan önemsiyorsam önemsiyorum" deyip yüzüme gözüme bulaştıra bulaştıra bi brovni yiyemeyecek miyim ben, Allah kahretmesin! 160, 170, 180...

...artık beni asla yaralayamaz hayat, eğer istemezsem

.........
...
İnsanın insana yapacağı şey değil bu, bu şarkı*.

(eski)


*Sertab Erener'in Otobiyografi'sinde bu şarkıyı açın, başka her şeyi kapatın. Bakalım size ne oluyor.

0 yazmadan duramayan var!:

Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!