... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

Hayat Sineması

Güzel ve yalnız ülkemin güzide yönetmeni Sinan Çetin'in, yine insan dram(ımsı)larından ekmek yemek üzere planlayıp programladığı yeni bir şey başlıyor: Hayat Sineması.
Anladığımı aktarırken abartmamaya çalışacağım. Özetle olay şu: Her yıl Kıbrıs adası kadar evli çifti denize döküyoruz. Ancak, hayatımızın en önemli kararı olan evlilik kararımızı bu kadar çabuk çöpe atmamalı, daha sonra pişman olabileceğimizi düşünmeliyiz. Yani çıkarken kapıyı çarpmamalıyız ki, bir daha çalmaya yüzümüz olsun.

Bunun için, programa başvuran çiftlere hayatlarının filmi ("hayatımın kadını" tamlamasındaki anlamda değil) çekiliyor ve izletiliyor; belki de boşanmaktan vazgeçerler, diye.

Nasıl, güzel mi?

///

Şimdi, benim yorumlar, çağrışımlar ve abartmalar içinde at koşturabileceğim bölüme geldik, yaşasın!

Şu program fragmanını ilk gördüğümden beri hiç kanal değiştirmeden izliyorum, belki görmediğim bir şey görür, anlarım veya bir aydınlanma yaşarım, umuduyla. Ne yazık ki şu fikirlerim hiç değişmedi:

- "Hayatımızın en önemli kararı olan evlilik kararı" mı? Bence değil. Ben, hayatımızın en önemli olacak kararlarını daha aklımız başımızda değilken ailemizin verdiğine inanıyorum. Hadi bunu bir yana bırakalım; kendi verdiğimiz kararlar içinde evlilik nasıl bir önem arz ediyor acaba?

"Amaan nolcak canım, anlaşamazsam boşanırım"cılar smokin/gelinlik kiralama dükkanlarında ve herkesin çağırılıp aradan çıkarılabildiği nikah salonlarında kol gezerken; bu modern düşünceye sahip olmayan insan topluluğunun çoğu da ailesinin münasip gördüğü birileriyle evlendirilirken, evlilik kararının örneğin meslek seçiminden önemli olduğu düşüncesinin toplumda egemen olduğuna beni kimse ikna edemez.

(Bir gün kendimi bir nikah salonunda başrolde bulma olasılığımı göz ardı ederek söylüyorum: Bu 15 dakikalık kalabalık nikahlar bana Amerikan dizilerindeki çiftlerin restoran tuvaleti kaçamaklarını çağrıştırıyor! Arkasından özenilmiş, az ve öz ve gerçekten görmek istenen insanların çağırıldığı başka bir şey yoksa, felaket. Konsolosluk veya yıldırım nikahlarını şiddetle tenzih ederim.)

Hayatımızın en önemli kararının evlillik kararı olduğunu düşünmenin başlattığı akış şemasında son nokta, erkekler için 'evlenmeden önce ne yaparsan yap, hatta mutlaka yap ama bakire kız ara' hayvanlığı, kızlar içinse hayatının en önemli gününü düğün günü addedip yıllarca madden ve manen ona hazırlanma saflığıdır. Çok mu acımasızım? Tsss - sometimes. İkisinden de o kadar çok var ki çevremde...

- Henüz program başlamadığı için bu film ne menem bir şey olacak, bilemiyorum ama her şekilde bir film, canlandırma, slide show vb izleniyor. Canlandırma olursa çok fena bu arada da, neyse. Hesapta boşanma kararı vermiş bu insanlar da bunu izleyip "ehi mehi, ne güzel günlerimiz olmuş, iyisi mi biz boşanmayalım" diye karar değiştirsinler, bir yuva kurtulsun, diye umuluyor. Açıp dizi dizi fotoğraflarına evde bakınca bir şey hissetmeyen yurdum insanı, Sinan Çetin kendisini mır mır konuşmasıyla hipnotize etsin diye bekliyor olabilir. Peki, bir film şeridinin ucunda sallanan bir evlilik kaç yıl (daha) dayanır acaba olduğu yerde?

- Bu programa başvuran insan zaten boşanmak istemiyordur. Bu programa başvuran insanın çağırdığı eş programa geliyorsa, zaten boşanmak istemiyordur veya en iyi olasılıkla kendini dikkat-70-milyon-bizi-izliyor'a rezil/meşhur etmeyi göze alacak kadar kararından şüphelidir. Dolayısıyla bu boşanma kararının "- Yeter be sıkıldım senden! - Boşanalım o zaman!" şeklinde bir kavga sonucu, sinir içinde verildiğini düşünebiliriz.

Sizin anlayacağınız, izlenecek durumlar "Hanım çok sinirliyim, içerden benim Vınn'ı getir Sinan Çetin'e başvurucam"dan ibaret olabilir.

- Bu programa başvuran insan zaten boşanmak istemiyordur. Bu programa başvuran insanın çağırdığı eş programa gelmiyorsa, zaten boşanmak istiyordur; herhangi bir filmin bu fikrini değiştiremeyeceğine emin olacak kadar kafa yormuş ve emek vermiştir evliliğine. Can-ı yürekten umarım, tüm boşanma kararları bu kadar net veriliyordur.

Sevgilerimle efendim.

(04 Aralık 2009, İstanbul)

Ayrılıklardan bahsetmek için ironik bir tarih


Not: Ne ile karşı karşıya olduğunuzu anlamak için Google'dan Hayat Sineması'nı arayın ve karşınıza çıkan sitelerdeki yorumları okuyun. Mesela şurdakini:
http://www.bilgiservisim.com/kanal-d-sinan-cetin-ile-hayat-sinemasi-basvuru-formu-telefon-numarasi/

Ayrıca, evlilik hakkında aklı başında bir yorum okumak isterseniz, buyrun:
http://www.haberturk.com/HTYazi.aspx?ID=3381



0 yazmadan duramayan var!:

Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!