Bir domuz gribi nanesi çıktı başımıza, öpüşemez, sarılamaz olduk. "Zaten biz fazla öpüşen bir millettik, iyi oldu" dediğinizi duyar gibiyim ama HAYIR! İyi filan olmadı; sevdiğimiz insanlara sarılamıyoruz yahu korkudan.
Benim gibi fiziksel temas insanları için daha sevimsiz az durum vardır herhalde...
///
İki tip insanın işine gelmiştir bu durum:
1- Aslında çok samimi olmadığı ama işte Facebook'tan eklemiş, normalde öpüşüp öpüşmeyeceğine emin olamadığı insanlarla karşılaşan insan grubu. Domuz gribi bu durumlarda öpüşmemek için iyi bir bahane oldu, "ama domuz gribi işte ehi mehi" deyip geçiştirebiliyoruz. Hayır öpmek mesele değil de, o ne yapacağını bilememe gerginliğinden kurtulmak güzel. Hepimiz bu ilk gruba gireriz zaman zaman.
2- Erkekler.
Erkeklerin 90%ının hemcinsleri yanında canayakın görünmek istemedikleri, klinik deneylerle kanıtlanmıştır.
Özellikle de etrafında tanıdığı başka erkekler olan erkekler, birbirlerini mükemmel işleyen bir kısırdöngüye sokarak alabildiğine az temasta bulunmaya çalışır arkadaşlarıyla; karşı cinsten olsun veya olmasın.
Kendim de bir erkek grubu (mENSO) üyesi olduğumdan ve prensip olarak erkek davranışlarına daha yakın durduğumdan, yeterince gözlemleme fırsatım oldu erkekleri doğal ortamlarında. Olay nedir bilemiyorum ama, başbaşayken size gayet yakın ve sevimli davranan, yanağınızı sıkan, kolunu omzunuza atan veya ağlamanızı, sızlamanızı dinleyen erkeklerin hepsi, bir erkek grubunun ortasında sizinle kaldıklarında "aslında umurumda değil ki bu" der davranışlarıyla. Hatta bunu öyle bir gösterme çabasına girerler ki, yani direkt bunu söyleseler daha az dikkat çekerdi, diyecek olursunuz.
Sinir oluyorum ama aslında suçlayamıyorum (hani "anlıyorum" ya), threshold'u geçen testosteron miktarının getirdiği bilinçsiz davranışlar bunlar. Buna "Hadi leen!" diyen erkeklerin bir dakika durup davranışlarını gözden geçirmesini istiyorum; ey erkekler, bunu lütfen yapın. Haklı olduğumu göreceksiniz :)
Peki geri kalan 10% ne oluyor, derseniz, onlar da tamamen straight oldukları halde gay damgası yemek ile, kıkırdamalar eşliğinde "kız dostu" olmakla suçlanmak arasında çeşitli cezalar alırlar hemcinslerinden. Bu ağır cezaların altında birazcık kıskançlık vardır bence (Bence dedim, üstüme gelmeyin!)
Sonuçta, tamamen eşit olduğumuzu iddia edemesek de yaşamak için bazal ihtiyaçlarımız aynı; manevi ihtiyaçlarımız da aynı olmalı çoğunlukla, haksız mıyım?
Kaybolmayan sevecenlik istiyoruz!
(16 Kasım 2009, İstanbul)
(Bu yazı, başlığın hatırına Askı'ya ithaf edilmiştir:))
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder