Aslında daha önce yalnızlık temalı bir yazı yazmaya başlamıştım; ama hayatta hiçbir önemli yoksunluk yaşamamış veya uzun bir yalnızlık dönemi olmamış biri olarak ağlanmak bana biraz şımarıkça geldiği için, taslak olarak kaldı o yazı.
---Gerçi, kime göre, neye göre... İnsan kalabalıkta yalnız olmaz mı hiç? Neyse...
Konumuz o değil.
Konumuz, benim an itibariyle kapalı bir alışveriş merkezi otoparkında kalmış olmam... Araba denen çok teknolojik aletin akibetinin minicik bir anahtar parçasının yere düşmesine bağlı oluşu ne kadar acınacak bir durum, değil mi?
Kaldı ki, bir tuşla tüm kapıların kilitlenmesine dahi şaşırıyorum ben - ama demek ki o kadar da gözünde büyütmemek lazımmış. Servisi arayıp "ya anahtarım yere düştü ondan çalışmıyor olabilir mi?" derken aslında ciddi olmadığımı ima edercesine ehi mehi diye güldüm: "Abi kıza bak yaa, araba vermişler altına ama daha bunu bilmiyor" diye koca kahkahalar atıp dalga geçerler sandım. Ama, deelmiş. Meğer olabilirmiş yahu!
Aslında önemli olan bu da değil. Şu an çok fazla boş zamanım var ve düşünüyorum. Ben kendimle kalmamak adına bütün zamanımı televizyon izleyerek, kitap okuyarak, birilerini görerek geçirmeye çalışırken, böyle boş bir zaman dilimi bahşedildi bana - düşüneyim diye! Ben de daha fazla yalnız kalmamak için bilgisayarı açtım yine...
Düşündüğüm de bir şey olsa... Eften püften, küçük sorunlarım. Arkadaşlıklarım. -Çoğu insanı etrafından yabancılaştıran, anlamında- farklılıklarım. Umutsuzlandıklarım. Çaresizlendiklerim. Kafayı taktığım fani şeyler işte.
Sonunda dünyayı kurtaracağım sanki...
Bahçelerde Börülce
1 yıl önce
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder