... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

2012

Yüzümde nasıl bir ifadeyle çıktım bu filmden, tabi anlatamıyorum ama şöyle bir örnek verirsem yeterince yaklaşmış olurum: Fatih Terim'in "tsss - sometimes" derkenki yüz ifadesi!

Oldum olası sevmem felaket filmlerini. Şöyle eskilerden Dağcı olsun, efendime söyleyeyim, Derin Darbe olsun (ki LeeLee Sobieski'yi erkek milletine tanıtmaktan başka bir atraksiyonu olmamış, kızların bir işine yaramamıştır; bkz. Elijah Wood), Armageddon olsun (Meet the Parents'ın aksiyonlusu - şüphesiz daha başarılı bir soundtrack ile), Yarından Sonra olsun, Dikey Limit olsun (evet, o da olsun) ve daha nicesi, hiçbirini sevemedim yahu!

Hayır, küresel ısınma var; hadi Hollywood daya Yarından Sonra'yı burnumuza, Özgürlük Anıtı donsun. Neymiş, Dünya'ya göktaşı çarpacak; o zaman sular seller götürsün ama bu sefer Empire State binasını götürsün! Maya takvimi 2012'de bitiyor muymuş? O zaman katalım Eyfel Kulesi'ni önümüze, götürelim dünyanın yeni güney kutbu olan Wisconsin'e... "Üf, hep aynı şey" bile diyemiyorum, hepsi birbirinden tırt zira.

Şuraya yazıyorum; yarın öbür gün domuz gribine yakalanmış yüzbinleri veya GDO'lu ürünlerin toplaşıp bize saldırmasını konu alan bir film çekilecek. Çekilmezse, bu çifte standarttır!

***And hey, I've looked all my life for you, Now you're here Parlement sinema kulübü ile spoiler başlıyor And hey, I'll spend all my life with you, All my life***

Filme geri dönecek olursak; ben bir Marduk hikayesi beklediğimi söylemeliyim. Meğer olay Maya'lara dayanıyormuş. Maya takvimi'nin 2012'de bittiğini biz nasıl hesapladık ya da Maya insanları 2012'yi nasıl belirttiler, bilmiyorum, pek de merak etmiyorum. Dünya çığrından çıkıyormuş işte, neyse ne.

O değil de, ben hep günün birinde olası tüm nota kombinasyonları bitecek ve yapılacak hiçbir müzik kalmayacak, diye korkardım; bu film bana onu hatırlattı. Artık tüm öykü kombinasyonları bitiyor, hepsi birbirine benziyor.

Filmin hatalarına veya saçmalıklarına da değinmek istemiyorum ama birkaç laf etmezsem çatlarım:

* Titanic kafaları, falan; "60 kişilik filikaya 15 kişi bindiriyorlar!"
* Danny Glover ABD başkanı, ha? Oval Ofis'in köşesinden Mel Gibson fırlayacak gibi izledim filmi yahu!
* O Anheuser denen adama bir kişinin bile şöyle okkalı bir tokat çakmaması bence bir film hatasıydı.
* Filmin en yakışıklı adamlarından birine (bkz. Johann Urb, yeni keşif) Sacha diye köpek/orospu ismi koymalarını senaristlerin kıskançlığına verdim.- Bir adam sırf plastik cerrah diye her gün sabah akşam mavi ameliyat önlüğü ile mi gezer yahu?!
* Demek herkes kendini kurtarırken sadece ABD başkanı ve İtalya cumhurbaşkanı "gemisiyle beraber batacak", ha? Vay be. Bana kalırsa onlar kendini kurtaranların en önden koşanı olurlar, bayrak sallayarak koşarlar böyle (Filmin sponsorları arasında İtalya'yı göremedim, banner vermediler herhalde. Belki StepS'e reklam vermişlerdir.)
* Obama'nın kızları ileride bu kadar güzel olur mu bilmiyorum ama Rock'nRolla'dan sonra bir kez daha gözümüz gönlümüz açıldı Thandie Newton. Yalnız, üniversiteye kadar kimseyle öpüşmemiş olma iddialarını yemezler.
* Sevgili Thandie, yine sözüm sana: Her şey bitmiş, üstünden de 27 gün geçmiş, hadi ilk 2-3 gün soluklandın, olanları düşündün, babanı yad ettin diyelim, kaldı 24 gün... Ee, hiç dışına çıkamadığın bir gemide işsiz güçsüz oturuyorsan ve eğer adamla hala sevişmediysen, o zaman nasıl oluyor da ufacık kitabı bitirmek 24 gün alıyor, bunu düşündüm ben filmi izlerken. Gerçekten düşündüm.
* Burda önümüzde 3 milyar seçenek varken biz bekarız da, insanlar yaşayan son dürt yüz bin'in içinden hayatlarının aşkını nasıl buluyor? ("Dünya'da en son sen kalsan" kafası olabilir)
* Filmin en felaketli anlarında, orada ben olsam, dedim. Aklıma gelen veya en son aramak isteyebileceğim, yani "haberin yok ölüyorum" diyeceğim bir kişi oldu galiba (hayır, o değil)
* Her şeyin tekrar Afrika'da başlayacak oluşu, Darwin'e bir selam olsa gerek :)

Ve tüm arkaplan herhangi bir filmde olduğu gibiydi: Boşanmış bir çift, sorumsuz ama çocuklarını çok seven ve aslında çok cesur olan ama bunu N.Ş.A. hiç göstermeyen baba, babaya adıyla hitap eden bir çocuk (çünkü Amerika'da babayı sevmeme göstergesi ona adıyla hitap etmektir ve ayrıca "Jean, Amerika'nın şalvarıdır"), kadının mesleki açıdan illa ki eski kocasından daha başarılı yeni sevgilisi, bunların hep bir araya gelmesi falan filan...

Tabi seyirciler olarak bu aile dramında kimi tuttuğumuz çok belli ama; 1-yeni sevgiliyi safdışı etmek için öldürmeye gerek yoktu be (gerçi ilk önce gözlüklüler gideceğinden, bu hazin sonu tahmin etmeliydik) 2-yeni sevgiliyi "yeterince sevdiğini" iddia eden kadının, adam öldükten 5 dakika sonra eski kocasıyla yiyişmesi biraz ayıp oldu kanımca - adamın kırkı çıksaydı bari!

***And hey, I've looked all my life for you, Now you're here Parlement sinema kulübü ile spoiler bitti And hey, I'll spend all my life with you, All my life***

Bu filmin tek iyi ve sürprizli yanı, John Cusack'ciğimi görmem oldu, sayesinde dayandım 2,5 saat... Brad Pitt, Tom Cruise, Johnny Depp filan istemem; John Cusack bana yeter, valla :)

John Cusack'in "eski koca" olması bile yukarıda görülen tarafsızlığımı kaybettirmedi ya, ben olgunlaşıyorum galiba :D

0 yazmadan duramayan var!:

Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!