Teklifsizlik, çok kolay edinilebilen bir arkadaşlık seviyesi değil ve ben hep çok istemişimdir en sevdiklerimle teklifsiz olayım, iki gün önceden ayarlı olmayan buluşmalar gerçekleştirebilelim, iki cümle önceden ayarlı olmayan cümleler kurulabilsin, espriler yapılabilsin ve anlaşılabilsin.
Bunun için iyi arkadaş olmak gerekiyor filan, tamam ama, bir nokta daha var: Birbirine duyulan ihtiyacın aynı olması.
***
Kimse kimseyle, beraberken de, çok iyi zaman geçirmek, aman efendim sabahlara kadar muhabbet etmek zorunda değil. Ama galiba az ve öz görüşmenin bir etkisi oluyor insanın arkadaşlığı üzerinde. "Çocuklarınızla çok değil, kaliteli zaman geçirin" nanesi vardır ya, o hesap. Bir süre sonra birbirine çok alışıp hiç muhabbet etmemeye başlayabiliyorsun. Soru sorup, cevabını alıp susabiliyorsun.
Birbirini susarak da anlayacağını düşünüp, susabiliyorsun. Bu çok güzel ama biraz korkutucu (hem duyulan susma ihtiyacının aynı olduğunu kim söyledi ki?).
***
Bazı şeyleri daha az yapıyorum, isteyerek değil ama bilerek. Farkındayım. Darlanmamak için değil, darlamamak için yapmıyorum. Aksi, içimden gelmiyor. Bazen içim içimi yiyor ama içimden gelmiyor. Aramıyorum. Aramazsam, istediğimi bulamayıp hayalkırıklığına uğrama ihtimalim yok.
Yalnız olduğun için kimseyle konuşmamak başka şey, yanında biri olduğu halde konuşmamak başka. Ve ikincisi daha zor.
(05-06 Şubat 2010)
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder