"Kızlar seni anlamıyor, erkekler de senden korkuyor."
(birkaç yıl önce, eski bir arkadaş)
"Seni çok seviyorum... Ama kız arkadaşım olsan seni hiç sevmezdim."
(Aralık 2012, bir arkadaş)
"Mükerrem Bey'in kalbi beni sever mi acaba? Daima alacakaranlıkta yol
arayan zihnine bir nebze olsun ışık tutmuş muyumdur? Beni gördüğünde,
her zaman değil elbet, bazı zamanlar bir kıvılcım yanıp sönmüş müdür
ruhunda?"
Gaye Boralıoğlu, Muamma
Notos Aralık 2012 - Ocak 2013 sayısı
if'i at, gerisi kalsın.
Dün, yine konuşurken fark ettiğim bir şey var. Yazayım da, yazmadığım için unuttuğum 98934801 şey gibi tarihe karışmasın.
Evlenince işi bırakacak kıza şaşırıp duruyoruz ya biz... Aslında adama şaşırmalı bana kalırsa. Kendisi işi bıraksa karısı pekala aynı şeyi yapacakken, dönüp müstakbel karısına "işi bırakmak ne demek?" diyecek kadar saygı duymayan adama... Şaşırmalı mı? Acaba?
Herkes kendisini zorlayacak, kendisiyle aşık atacak, kendisini kadar
güçlü, zeki, işi gücü yerinde, esprili, x, y birini istediğini iddia ediyor
çünkü, aksini yapmanın kendilerini güçsüz zannettireceğinden
korkuyorlar. Oysa ki görünen gerçek hiç böyle değil, oysa hala küçük beyinlerimizin içinde birtakım ataerkil tilkiler cirit atıyor. Erkeklerde "benden iyi olmasın"cılık, kızlarda "biri beni kurtarsın"cılık. Annemiz bize bakar, üstümüzü örter; babamız evimizin direğidir, çalışıp para getirir.
İlkokul 1 Hayat Bilgisi dersi veya kocaman bir evcilik oyunu. Birinin zihnine ışık tutmanız sizi sevmesine değil, sizden kaçmasına sebep oluyor, oyunun kuralı bu. Sonra yakala yakalayabilirsen veya yakalamaya uğraşmak istersen.
Arkadaşla sevgili arasında yapılan ayrım da beni ayrıca dehşete düşürüyor. Elbette sevgili başka bir şeydir, bazı konularda arkadaşa nazaran daha toleranslı olunan, bazı konularda ise kesinlikle olunamayan... Bu normal. Ancak, bir tarafta çok iyi olan, çok sevilen bir özelliğin öte tarafta katlanamaz oluşunu aklım almıyor. O zaman o sevilen özelliğin "kötü" olduğunu düşünmekten başka çare kalmıyor geriye. Örneğin, bencil olduğunu bildiğiniz arkadaşınızın bu kötü huyunu, onunla mesafenizi ayarlayarak görmezden gelebilirsiniz; ama bencil bir sevgiliye kesinlikle tahammül edemezsiniz. Birini, sizinle hayattaki duruşu eş olduğu için, size çat çat cevap verdiği için arkadaş olarak sevebilir, fakat sevgili olarak çekemez, çünkü zorlanmaya gelemezsiniz. Yeterince açık mı?
Düşünüyorum da, beni arkadaş olarak sevebilecek olan adam, şimdiye dek "keşke senin gibi bir kız arkadaşım olsa" diyen arkadaşlarımın aslında akıllarından geçen şeyi söyledi. O yüzden onların kız arkadaşları bana hiç benzemiyordu işte! İfade açısından en doğru cümleyi bu adam kurdu ve bu konuyu böylece çözmüş olduk.
Karakterini bir cenazede ağlamayarak, gücünü ise sıkışmış kavanoz kapağını açarak gösterdiğini zanneden, bir kadını ancak üstüne çıkarak kabul edebileceği, kaldırabileceği bir şekle sokabilen, aksi takdirde onu taşıyamayan erkek, güçsüz benim gözümde. Kovalanmaya değmeyen erkek o. Kovalanmaya değen erkeğin kaçmak isteyeceği bir şey yok zaten.
Belki de bu yüzden olmuyordur; öyleyse, olmazsa olmasın erkekcağızlarım. Bazen böyle, kim olduğum, ne olduğum aklıma geliyor. Arada sırada fark
ediyorum kendimi. Birileri fark ettiriyor. Aslı mesela. Ya da Murat Can. Gürcan. Cem.
Yani adam benimle -yapabilirse- aşık atacak, ben de onunla. Benim onun dikkatini çekmek için zayıflamamdan çok, onun benim dikkatimi çekmesi için güçlenmesi gerekecek. Yelkenlerimi suya indirmemi istiyorsa, karşısında yelkenleri suya indirmeyi kabul edeceğim kadar güçlü olacak. Yoksa ben ne yapayım onunla? O beni ne yapsın?
Gene dodur dodur konuştum ama artık nasıl göründüğünü umursamıyorum. Ah, işim çok zordu hepten boşverene kadar.
Keşke çok yakışıklı bir erkek arasaydım ve başka derdim olmasaydı.
Kısfmet.