"Yani... Etrafımda sürekli beni koruyan biri varken nasıl kötü olabilirim ki?"
Leyla
Leyla ile Mecnun insanı ara ara öldürüyor.
Bu bölüm çok iyiydi. Değerlendirme kriterim pek öznel elbette; ben izlerken, ikinci kez izlerken bile, geçenlerde üzerinde konuşmak durumunda kaldığım bir şeyi düşündüm. Hani hep takdir alırsınız ve bunun hiçbir önemi olmaz ya, öyle bir şeyler.
İşte bazı insanlar yaramazlık yapıyor ilgi çekmek için ve bazıları da başka bir şeyler.
Yaramazlık yapınca kızmayan veya öğüt vermeyen, ortaokulu birincilikle bitirirken de mezuniyetinize gelmiyor.
Mecnun eve nevale getirdi, İskender ağlamaya başladı.
Hatırladım.
_ Tanıdığınız ilk erkeğin size bakarken gözünün parlamasını istersiniz tabi ki...
Ağlamaya başladım.
O günün büyük bölümünü ağlayarak geçirdim ve ondan sonraki birçok günün birçok zamanını da ve hiç rahatlamadım.
Bana hiç kimse bir şeyi yapamadım diye kızmadı, kızmazdı da. Sakız çiğniyorum diye de kızmazdı, üzüm yiyorum diye de, iş bulamıyorum diye de... Ama sonra biri beni paramparça ettiğinde karşısına da dikilmezdi kimse, "vebalı mı benim kızım?" diye. Ben kendi hakkımı kendim aradım. Bazen bulamadım, bazen de hak görmedim, belki hak görmeyişim kimsenin bana "bu senin hakkın" demeyişindendi. "Az"dım çünkü.
Ben her şeyi yaptım evet, ama yapamasaydım da, bana kimse kızmazdı bir şeyi yapamadım diye, kızmazdı bana hiç kimse.
Hiç kimse.
Tanıdığım ilk erkeğin bana bakarken gözünün parlamamasının bedeli, bu.