Yok, ölmüyorum. Sadece hastayım, soğuk algınlığı, nezle gibi küçük bir şeyin insanı bu denli rahatsız etmesi şaşırtıcı. O kadar çok hapşırdım ki sonunda eve erken gönderildim, bugün de kalkıp işe gideceğim saatte gözüm akıyordu. Tek gözüm önüme akıyordu, artık ne kadar inanırsanız.
İnsanların muhabbetine daha çok hastayım ama. Mesela ben olsam "o kadar gezersen hasta olursun tabi hıh" diyeceksem bir insana, geçmiş olsun filan da demem. Hiçbir şey demem. Sonuçta müstehak olduğunu düşünüyorsam da zaten hastadır, napalımdır yani iyileşsindir, zaten kızaran burnunu biraz daha sinirle silmesine gerek yoktur.
Ya da öğrendikten sonra "peki" deyip geçmek yerine bir geçmiş olsun derim, yarım ağızla da olsa. (Yalandan da olsaaaa, ne güzel geçmiş olsun dedin bugüüüün, banaaa) Aslında karşımdakiyle pek de ilgilenmediğimi, tek derdimin ertesi güne yapmaya çalıştığım program olduğunu belli etmem. Hatta ben ilgilenmiş gibi bile yaparım da, herkesten bunu beklemiyorum elbette.
Hepsi gerçek hikayeden alıntıdır. Çünkü yirmi yedi yaşındaysanız ve birçok arkadaşınız varsa, hayat bazen bayağı zor olabiliyor. Hasta ve çemkirme potansiyeli yüksek bir haldeyseniz, normalden daha da zor.
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
2 yazmadan duramayan var!:
hepsinin yüzüne öksür, havlularını filan kullan, bardaklarından bi yudum al vs. böyle iki kelam için süzüm süzüm süzülen, laf cimrilerinin sesi kızılıp susmasında toplumsal fayda görüyorum.
tabii daha iyisi, bu şahıs güzel geçen bi bi gününü ballandıra ballandıra anlatırken bir anda lafını kesip "sorduk mu?" demen ve o aptal ifadesi donduğu anda "haha takılıyorum yahuuu!" deyip şakaya vurman olurdu.
Dinsizin hakkından imansız her zaman gelir, arada bi hatırlatmak gerekiyor.
hiçbir zaman benim bunca canımı sıkabilecek insanlara "sorduk mu?" diyememişimdir, keşke diyebilseydim, gerçekten o iyi fikirmiş :)
Yorum Gönder