... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

Buz sıkıntısı


Neredeyse 3 aydır rakı içmediğimden mi yoksa buz sıkıntısı nedeniyle mi, ya da bazı insanları çok özlediğim için, hadi o da olmadı, Türkçe çok güzel bir dil olabildiği için belki, pembeleşen yanaklarımla oturakaldım. Çok düşünmeyeceğim bunları yazarken. Yazar yazmaz da yayınlayacağım gitsin.

"Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar" diye şarkı sözü yazıyorsunuz, sonra da kadın erkek beraber söylüyorsunuz. İnanılmaz ya. Söze bak. İnsan aşık olmamaktan çok korkuyor.

Aşkı bırak, bu korkuyu hiç bilmiyor ve bilmek istemiyorsunuz, o çok garip. Aşktan mı yoksa bu korkudan mı kaçtığınızı bile bilmiyorsunuz diye düşünüyorum bazen (az evvel Fırat Tanış "Yani"yi söyledi akustikhanede, biraz da ondan oluyor bunlar).

Neyse ben youtube'a kimseye etmem şikayet yazdığımda Zeki Müren'den önce Müzeyyen Senar çıktı, onunla avunuyorum şu an. Bir de bugün kurduğum gündüşleriyle. Sanki teklifimi geri çevirmemekle kalmamış; ben hiç öyle bir şey beklemezken elbiseme uygun kravat takıp gelmişsin gibi. Kibarlıktan bir adım ötede, bir isteklilik gösterir gibi neredeyse. İçinden geldiği için dans eder gibi, içinden geldiği şekilde dans etmen gibi. 

Beklemediğim bir anda elimi tuttuğun gibi. Tüm gündüşlerim arasında bir tek bu gerçekti.

Bunlara dev anlamlar yüklememek gerek biliyorum, biliyorum. Dev anlamlar yüklemiyorum (inan ki yüklemiyorum). Hoşuma gidiyor sadece. Hoşuma giden az şey oluyor benim. Hal böyle olunca ufacık şeyler önemleniyor, esniyor, uzun zamanlara yayılıyor.

Ben aslında hiçbir ortak yanımın olmadığı biriyle bir macera yaşamak istemiyorum. Hiç istemedim; öyle bir arayışım olmadı. Ben istiyorum ki ortak bir geçmişimiz olsun, birimiz bir filmden alıntı yapınca diğeri gülümseyebilsin, aynı okullara gitmiş olmak şart değil, aynı manzaralara bakmış olalım (Bu eskiden daha şiddetliydi, neredeyse bir eylül akşamı gibiydim. Artık o kadar hastalıklı değilim. Mecburen mecburen, mecburiyetten.) Ne bileyim, gün ağarırken bir parkta oturmak isteyişimin nedenlerini söylemek zorunda olmamak istiyorum. Bir şeye neden güldüğümü, başka bir şeye neden endişelendiğimi ya da küfrettiğimi açıklamayayım çünkü biz milletçe en çok bunları yaparız, yorulurum anlatırken. 

Hiç isteğim yok bir insana içinden geldiğim kültürü anlatmaya dair; dünya üzerinde bir kişiye rakıyı ilk içiren olmaktansa, daha önce seksen kadınla rakı içen birinin, istek şarkı yapabilmesini tercih ederim. Ne istediği önemli değil. Öyle bir ortaklık peşinde değilim.

Yine de işte mesajlar mesajlar; en azından zaman geçiyor. Arkadaşlarım benden çok heyecanlansın, falan. Büyük büyük konuşup da, tükürdüğümü yalamak da var ama :) Göze alıyorum, şu an çok cesurum, iki kadeh rakı içtim, bu misafire çıkarmalık kristal kültablasından bozma su bardaklarıyla muhtemelen 4 kadeh ediyordur o... 3 aydır rakı içmediğimi söylemiş miydim?


Sadece bir 50'lik rakı var yanımda, dinlenecek şarkı çok, düşünecek şey çok, yazacak şey daha çok çünkü çoktandır düşündüğüm şeyler de var daha düşüneceklerimin yanında. Buraya gelirken ilk, doldurduğum minik defterleri koydum valize.

Ah biraz da buzum olsaydı...

İyi geceler Türkiye'dekiler.



17 Eylül 2015, 22:57
Kumasi, Gana

0 yazmadan duramayan var!:

Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!