Bir oda ne kadar düzgün, düzenli, temiz ve simetrik ve de soğuk ise öbürü de o kadar karışıktı: Yatak düzeltilmemiş, içinde pijamalar dağınık duruyor, etraf rengarenk, aynanın köşesine fotoğraflar tutuşturulmuş, notalar asılmış duvarlara...
Mavi Saçlı Kız geldi aklıma, Burçak Çerezcioğlu. "Bir Genç Kızın Gizli Defteri" zamanlarımda, ondan hemen sonra okuduğum bir kitaptı. Gerçekten bir günlük olduğundan öyle uzun uzadıya düşünülerek yazılmış diyaloglar yoktu içinde. Hezeyanlar yoktu. Saçını bir gün maviye boyatmak isteyen lösemi hastası bir kız ve onun yaşadıkları, aşkları, aşk zannettikleri, dostlukları, sadece o dostlarının bir anlam verebileceği bazı laflar, fotoğraflar...
Bir de şiirler. Kendisinden sonra, kendisine ithafen yazılan, mesela:
Karışık bir odada
yaşanmışlık vardır.
Ben düzeni severdim.
Al işte.
(Mehmet Çerezcioğlu, baba)
yaşanmışlık vardır.
Ben düzeni severdim.
Al işte.
(Mehmet Çerezcioğlu, baba)
Okurken ağladım diye abartamam, ağladığımı hatırlamıyorum. Fena oldum ama.
Herkes gitsin odasını dağıtsın diyemem. Sizin yaşanmışlığınız düzenli odada olur, onu da bilemem. Yine de ben, karakteristik bir dağıtmacılığı olduğuna inanırım herkesin ve her oda, aslında sahibinin dağınıklığını taşır. Gözle görülse de, görülmese de.
Bilgisayar işi bozuyor, değil mi? Ama o olmasa bu blogları nasıl okuyacaktık...
Herkes gitsin odasını dağıtsın diyemem. Sizin yaşanmışlığınız düzenli odada olur, onu da bilemem. Yine de ben, karakteristik bir dağıtmacılığı olduğuna inanırım herkesin ve her oda, aslında sahibinin dağınıklığını taşır. Gözle görülse de, görülmese de.
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder