"Bir Parçası Sende!" etkinliği diyor Facebook, devam ediyormuş. Daha başlamadı ki oysa; duruşma 10:30'da. Hem ben İstanbul'dayım. Gitmediğim etkinliklere gidiyorum demek adetim değildir. Gel gör ki, hayır'a da basamıyorum.
Ethem'in duruşması var bugün.
Artık hepsini ve sayılarını birbirine karıştırdım. Bu kaçıncıydı? Katili biliyoruz, Ahmet Şahbaz. Gözünü kırpmadan sokak ortasında adam öldüren kıdemli polis. Ah pardon, kıdemi mi durdurulmuştu ceza olarak? Annelerin çocuklarının eline hafifçe vurması gibi kötü bir şey yaptıklarında; "DIT! Uslu ol bakayım!"
Nasılsa kaçırırlar seni mahkeme salonundan ve polis adliye önünde bekleyenleri dağıtmak için olay çıkarır, polis olay çıkarınca duruşma ertelenir.
Bu kaçıncıydı bu, yoksa bu anlattığım Ali İsmail'in son duruşmasında mı olmuştu?
Ne
ol-
muş-
tu?
Şişli Belediye Başkanı seçilen Hayri İnönü'nün (ben de bilmiyorum İnönü'nün nesi olduğunu, pek de ilgilenmedim açıkçası) ilk icraatı Sıracevizler Parkı'nı Berkin Elvan Parkı yapmak olmuş. Aferin. Normalde birden çok parka, bahçeye, anıta aynı ismin verilmesini garipser, hatta saçma bulurum. Şimdiyse her yere diyorum hep aynı isimleri verelim, inadına. Gayrettepe'de seçim öncesi her gün baştan asılan "İcraate Bakarım!" reklam panolarının üzerine inatla Katil Var! Hırsız Var! yazılması gibi. Ertesi gün tekrar asılsınlar. Tekrar yazılır. Tekrar asarlar. Kağıt biter. İnsanı gazlayarak bitiremiyorsunuz.
Sadece çocukları öldürmeye yetiyor gücünüz.
Öldürdüğünüz çocukların ismini vereceğiz her yere.
Faruk Tarınç'ın bir çizimi var ya geçen haftalarda çok paylaşıldı. Şu işte:
Telefon ekranımı kaplıyor. Masaüstümü de. O kadar güzel ki. Bilgisayarı açıp bir süre boş boş bakıyorum. Üzüntüyle değil hayır, ama söyleyemem de tam olarak ne ile olduğunu. Birkaç şey var. Ethem'in elindeki ekmek dolu torbayı ilk bakışta fark etmemiştim. Fark ettiğimde ağladım. Şimdi yine ağlama geldi bak. Bir de şu yuhalama meselesini düşününce sakin duramıyorum. Pis herif. Rezil insanlar.
Bu çizime, bir çizime ne kadar uzun bakılabilirse o kadar uzun baktım. Hala da bakıyorum. Ethem'e aşık oluyorum. Berkin'in oğlum olduğunu sanıyorum. Diğerlerinin de kardeşim olduğunu. Cidden sanıyorum bunları. Üstelik daha önce aşık olup olmadığımdan bile emin olmayan halimle.
Siz bana soruyordunuz, tanışmadığın adamlardan nasıl hoşlandın, diye. Ben size diyorum ki ben birine, öte dünyada ekmek aldı belki diye aşık oldum. (Sizinle anlaşamayız ki biz.)
Ah, gençler...
O kadar sevdim ki resminizi, işte bugün de konuşmadı benle. Ama olsun.
Bir parçanız bende.
(... ~ 07 Nisan 2014, İstanbul)