... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

fifty shades of normal

Fifty Shades serisini okumak isteme olasılığınız varsa (neden isteyesiniz bilmem ama) bu yazıyı okumak istemeyebilirsiniz. Ama ben daha güzel ve tutarlı yazdım, onu da söyliym.
 

Sırf inadımdan okudum şu Fifty Shades of Grey serisini. İnadımdan ve biraz da, bu kadar giydiriyorsak bari bilelim de giydirelim, lafımız yerini bulsun diye. 3 kitabı 4 günde, atlaya atlaya bitirdim, zaten ne olduğunu bildiğimiz için çok zor olmadı. Tümünü okumayı gerektirecek bir merak unsuru olmadığını da söyleyebilirim; konulu porno film gibi bir şey düşünün, tek bir amaç için açtığınız filmde yarım saat eyyam izlerseniz ya, işte o hesap. Bir bölümden ya da bir kitaptan diğerine geçerken bundan sonra ne olacağını merak etmiyorsunuz, çünkü zaten söylenmiş. O kadar bariz şekilde saçma ki bu... Mesela biri kaza geçirdi sanıyorsunuz, ama kıl payı kurtuluyor. Geçmiş olsun deyip geçiyorsunuz, sonra ortaya çıkıyor ki meğer olay sabotajmış. Fakat bunu öğrenmenizle kötü adamın kimliğini öğrenmeniz bir oluyor. Sıfır heyecan, sıfır şaşkınlık. Kampüsistan bölüm sonu gibi kitap yazmışlar; biri kapıyı açıyor, "Selam Ali, naber?" diyor ve bölüm bitiyor. 

Şöyle diyaloglar var kitabın 98934801 yerinde:
"_ It's moot.
_ Moot?
_ Moot."
Abi daha kaç kez aynı şeyi tekrarlatacaksınız birbirinize acaba, aptal mısınız siz, neden kimse bir şeyi bir defada anlamıyor veya neden söylenen her şeye hayatın sırrıymış gibi şaşınlıkla yaklaşıyor? Aşkla ilgili bir hal mi bu, "aa sevgilim ne dedi, ne değişik bir kelime kullandı!" tarzı bir gurur duyma mı?

3. kitabın sonunda, yani neredeyse ilk sayfadan beri cinsel münasebetleri olan iki kişinin hikayesinin bizce sonuna gelirken kızın hala "oh, my man can kiss" diye şaşırmasının, mesela, okuyucunun pek hoşuna gitmesi, muscle'larının delicious bir şekilde clench etmesi planlanmış. Sanki 3 kitap boyunca başka bir şey okumuşuz gibi.

Yeri gelmişken, bu serinin delicious, utterly spent, clench, pout ve murmur sözcükleri kullanılmadan tekrar yazılmasının mümkün olmadığı gibi bir iddiaya sahibim. Kendine güvenen varsa buyursun; fakat e harfini kullanmadan kitap yazan Ernest Vincent Wright'tan daha çok zorlanacağına dair uyarımı önceden yapıyorum, darılmak yok. Neredeyse aynı kitabı yazabilirseniz adını "Inner Goddess" koyabilirsiniz bu arada, bu kitabın adı da öyle olsa yeriymiş zira.

Neyse, ben bu kitap hakkında yine yazmazdım da konu beni farklı bir taraftan da sinirlendirdiği için yazıyorum: Kendisini "fifty shades of fucked up" olarak nitelendiren esas oğlan Christian Grey karakteri. Şimdiye kadar orada burada gördüğüm birçok yorumda bu karakteri hep "insanlara eziyet etmekten  acı çektirmekten zevk alan manyak seks bağımlısı" olarak okudum ve kitapları okuduktan sonra gerçekten insanlıktan şüphe ettim. 

Biliyorum, 14 Şubat'larda kuruluş yıldönümünü kutlayan romans sektörü illa ki, ne kadar piç ve çapkın olursa olsun her adamın doğru kadını bulduğunda aşık olup her tür kötü niyet ve adetinden elini eteğini çekeceğini, kendini karısına adayacağını ve ailesinin reisi olacağını söyleyip durur. Biz de, o kadar bariz bir şekilde piç veya çapkın olmayan, üstelik böyle olmak için bir sebebi de olmayan (fazla para veya şan şöhret gibi yoldan çıkarıcı sebepler) erkeklerin bile böyle bir hale düşmesine hiç ihtimal vermemeyi erken öğrenmemize rağmen, bir süre bu filmleri izleyip veya kitapları okuyup "ooouuuv" diye yımışırız.

Sadede geleyim: Christian Grey denen karakter fucked up falan değil beyler. Çocukluk travması yaşamış ve bunu atlatmak için elinden geleni yapmış bir genç. Dışarıda görmediğimiz cinsten biri. Sadece izin verirseniz sizi kırbaçlamak falan istiyor, ama istemezseniz ondan da vazgeçiyor. Sadist eğilimleri var, ama bunu saklamaya çalışmaması dürüstlüğü işaret eder bana kalırsa.

Bununla birlikte, inanılmaz kibar ve düşünceli bir adam, tam bir ideal sevgili, yeme de yanında yat. Mesela kitaplar boyunca hiç, Ana ile yataktayken iş mailine acil bir cevap vermesi gerekmedi. Hiçbir zaman, geleceğim deyip gelmemezlik etmedi; aksine bazen istendiği ama kesinlikle beklenmediği zamanlarda orada oldu. Arayacağını söyleyip aramadığı hiç olmadı mesela, ya da bir şekilde cevap vermediği... Bir günde ilgisini kaybettiği de. Karşısında oturan kadından önce yemeğine başladığı bile olmadı.

Ne kadar basit şeylerden bahsediyorum, farkında mısınız? Ne kadar basit, ama -sizi bilmem- benim hiç görmediğim, duymadığım şeylerden; bunlar incelik bile değil, sadece insanlık veya görgü kuralı yahu. Değil mi yoksa? Biz yanlış mı öğrendik? Çok yanlış şeyler mi bekliyoruz insanlardan?

Genellemek belki yanlış, aranızda mutlu çiftler var. Mesela ben yarın bir düğüne daha gidiyorum, demek ki var. O zaman kendi adıma sorayım: Bu karakteri sevmeyebilecek kadar ne yapıldı size, ne kadar güzel yaşadınız, kendinizi ne kadar özellikli, dahası, özel hissettiniz? Anlatın yahu.

Christian Grey'in eski kız arkadaşı kapısına gelmişti bir gün Ana'nın ve onu şöyle bir süzdükten sonra sormuştu:
_ What do you have that I don't?

Sadece Christian Grey karakterini yerden yere vurma lüksüne sahip olacak kadar pohpohlanmış olanlar cevap versin lütfen.


(2013 Ağustos'unda 4 gün, İstanbul-Ankara)

0 yazmadan duramayan var!:

Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!