... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

ahmet debdebe ya da acınası bahanelerimiz

Yaklaşan etkinliği takvime bu şekilde* kaydettim. Çünkü bir arkadaşımın müstakbel eşi beni bir yere çağırır çağırmaz, başka her şey önemini yitirdi. Başka her daveti reddettim. 2 yıla yakın zamandır tekrar gidelim diye uğraştığım bir çiftlik evi davetini bile bir saniye kadar düşündüm ve sonra "işim var" dedim gönül rahatlığıyla.

İşim vardı. Ekmeğimin peşindeydim.

Dün gece neredeyse Tinder indiriyordum. Hemen o an bir şey olacakmış ya da hemen olmasına izin verecekmişim gibi sanki. Sonra eve gelip dizi filan izledim, geçti. Fiyuv.

Takvim alarm verdi. Akşam oluyordu. Önce kafamda hazırlandım. Günlük makyajı üç dakika süren bir insanın az süslenmesi bile o kadar çok zaman alıyor ki. Kafamda hazırladıklarım teoride iyi olabilirdi ama pratikte işler değişti. Başka şeyler giydim. Aynı şeyleri taktım. Aynı şekilde, ama biraz daha koyu boyadım gözümü. Bir selfie çektim. Kendimi beğendiğimde selfie çekerim, sonra bu çektiklerimin neredeyse hiçbirini beğenmem.

Poz verilen fotoğraflarda güzel çıktığımı düşünmüyorum. Farkında değilmişim gibi bir fotoğrafımı çekmeyi de hiç beceremem. Keşke birileri benim rastgele fotoğrafımı çekse. Perde arkası, gibi. bellatrix (N.Ş.A) Etrafımda böyle bir insan yok. Zaten kimsenin kimseyle bu kadar ilgilendiği de yok ya.

Gittim. Güzel bir akşamdı. Reddettiğim davetlere, onları reddediş sebebim bakımından hiç değmeyen, ama buna rağmen güzel hatırlanacak bir akşamdı. Bahanem acınası bir hal alsa da (ki böyle olacağını daha takvime kaydederken tahmin ediyordum), sonuçta hoşsohbet insanlarla tanıştım. Yanımda reiki dediler, biyoenerji falan. Dinliyormuş gibi yaptım. Sonra biraz gülüştük. Sonra gerçekten dinlemek isteyebileceğim biri geldi. Fazla dinleyemedim. Sonra (az sonra) o gitti.

Hep o Ahmet'in yüzünden. (Hep mi o Ahmet'in yüzünden?) Ahmet münasip bir saatte gelmeyi becerseydi, belki de... (Ahmet mi sana ulaşma yollarını tıkayan, seninle görüşmek için uğraşmayan?) Sonuçta kalkıp geldi yine de... (Sana geldiğinden o kadar eminsin yani?) Ama neden şöyle baktı? (Peki başka ne yaptı? Hiç.)

there are no mixed messages

there are no mixed messages

there are no mixed messages


Ortada debdebeli bir durum yok. Debdebeli bir kişi varsa o da Ahmet. Ve Ahmet çok acınası bir bahane.

(27-28 Nisan 2019 Mecidiyeköy)


*Kaydediş şeklim buydu ama yazdığım isim bu değildi.

I too once thought that I was owed something

"some things that you know"
Instagram: @huliaozdemir

Nisan 2019'un ilk haftasında bir cuma günü, kendimden beklenmeyecek bir şey yaptım. İşle ilgili benimsemeye çalıştığım bir tavır bu, ya da yaptıktan sonra öyle olmasına karar verdim, diyelim. Global ekibin iki ağır topunun da dahil olduğu bir yazışmada bana ayar veren yabancı bir uzmana üç kere bir şeyler (ağzının ortasına ortasına vuran bir şeyler) yazıp sildikten sonra şunu yazdım: "Böyle bir talebim hiç olmadı, fakat oldu sanıldıysa yanlış anlaşılma için özür dilerim."

Özür dilenecek bir şey yaptığımı düşünüyor muydum? Hayır. Maili gönderirken, üste çıkmadığım ve haklılığımın altını çizmediğim için kendimi kötü hissedeceğimi sanıyordum -guess what?- böyle olmadı. Daha iyi hissettim. Daha sakin. Güçlü. "Olmuyorsa olmuyordur"u kabullenmiş.

Sanırım Tuba'nın bahsettiği şey de buydu.

Bir başka örnek, konuyla oldukça ilgisiz ama. Birinin bana gönderdiği teşekkür mahiyetindeki kalplerine yanıt vermedim. Vermek için elim klavyeye gitti. Sildim. Başka bir şey yazdım, onu da sildim. Onu etiketlemedim. Muhabbet kovalamadım, her zaman yaptığımın aksine.

Ben kimsenin hazır askeri değilim. 

Ben sadece... Bir şeyler devam etsin istiyorum ya. Bir yere varması gerekmiyor*, muhabbet devam etsin. O minik kıvılcım, beni dinlemekten keyif alır gibi bakan o iki göz, çağrışımlarıma, esprilerime karşı kıvrılan dudaklar bir yerde dursun istiyorum.

* Gerekmiyor mu gerçekten, yoksa beklentilerim, onları elde edemediğim ölçüde kuşa mı dönüyor? Sanırım ikincisi.

Ben bunları hep mi yanlış yorumluyorum? Başka pek çok açıdan iyi bir gözlemci olan benliğim, konu romantik bir ilgi olduğunda feleğini tamamen şaşıyor olabilir mi? Pek ihtimal vermiyorum doğrusu.

Ben sadece... Keyif aldığım anları uzatmak, bitmeyecek gibi görünen sohbetlere devam etmek için fırsatlar yaratmak, gözlerinin içine bakınca neşelendiğim insanların gözlerinin içine bakmaya devam etmek için onları daha çok görmek istiyorum. 

Ama yanıt vermediğimde kendimi daha iyi hissettim. Daha güçlü. Sakin.

Hadi işe dönelim. Attığım sakin maile, aradan geçen yarım günde yanıt gelmedi. Gelmesin, peki. Ama ben kendimi Alanis Morissette şarkısındaki gibi hissettim bütün gün. Hani "I was hoping"de, restoran sahibine "olm ben bu dükkanı satın alırım, ne diyon sen?" demeyen Alanis gibi.

"I too once thought that when proved wrong, that I lost somehow"

"I too once thought that I was owed something"

Yok. Eminim kimsenin kimseye, ama en çok da bana bir borcu yok bu hayatta. Şimdiye kadar elde edilen veriler bunu gösteriyor.

Mailime aynı ölçüde sakin ve anlayışlı bir yanıt geldi. Buzlar eridi.

(07 Nisan 2019, Mecidiyeköy)


Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!