Ahlakı tartışıyoruz her yıl zorunlu olarak sözde ahlak dersi aldığımız memlekette; diyanet işleri başkanı da çıkıp "insanları nasıl eğittiğimize bakmalıyız" diyor. (Seninle olmadı demek ki, sen git biz bakalım nasıl oluyor...)
Kadına karşı şiddetle mücadele eden okul öğrencileri ile mücadele eden öğretmenler yetiştirmişiz ama "yeryüzünde yoktur olmaz Türk'e denk!"
Yapmadığım şeyler adına utanıyor, tanımadığım onlarca insan için üzülüyor, yaşamadığım şeyler adına korkuyorum. Hadi gelin üstüme, korkuyorum.
Bu kadar pisliğin orta yerinde ofiste yediğimiz fırça, yaşadığımız gerginlik, oturduğumuz binanın yıkılacak olması, yine taşınma zorunluluğu, yalanlar söylenmesi, o çocuğun başkasını sevmesi, öbürünün evlenmesi, berikinin zaten çoluğa çocuğa karışması, bütün bunların ben hissetmesem de Dünya'nın hala döndüğünü göstermesi, söylediklerimin ya da bir şeyler söylememin hiçbir öneminin olmaması, kalbimin kırılması ve kalbimin kırılmasının sürekliliği, sürekliliği, sürekliliği o kadar aptalca geliyor ki...
Kimseye etmem şikayet.
Eğer mümkünse, huzur içinde yat Müzeyyen Senar.