(Bu bir yazıyı yazmak istemenin yazı yazmasıdır.)
Bugün işe yürürken (evet yürürken) aklıma çesitli fikirler geldi, hiçbiri de bir işe yaramayacaktı ama olsundu.
Ben bu sabah yürüdüğümden daha uzun yürümek istedim ama zamanım yoktu, durup kahve almak, sigara içmek istedim ama zamanım yoktu.
Sanki uzun uzun yürüyecek bir şey olmuş gibi geliyor ama daha önce bana çok gibiler geldiği için pek aldırmıyorum (aldırsam da aldırmıyorum).
Neyse.
Dün patron gelip "arkamdan Londra'ya gelirsen bu sefer gitmem" dedi. Bana dedi. Ben ona "girdiğim her şirketten ayrılıyorsunuz" minvalinde bir şey dediğim için dedi. Hahah. "Kısmet" dedim kendisine. "Daha ne kadar yapabilirim'ini bilmediğim bir işi sürdürmek üzere ülke değiştirmeyi düşünmüyorum yea ben aslında" demedim."Ben onu dedim ama bi' sorun niye dedim... Çünkü herkes gibi teşekkür sıralamak anlamsız geliyor bana" da demedim. Çünkü bazı şeyler denmez, ben korprıt hayatta ilk bunu öğrendim.
Bazı şeyler söylenmemek için var. Bu, hayatın korprıt olmayan kısımları için de geçerli. Basitleştirerek örneklemek gerekirse; "lakin". Kim lakin der ki konuşurken? Lakin, yazılır ancak. Okuyabiliyor ama konuşamıyor olduğunuz diller gibi. Ha, ben lakin derim laf arasında. Ama siz bana bakmayın. Ben hayatta karşılığı olmayan pek çok şey yapıyorum ve bu başka bir yazının konusu, başka bir aşırı acıklı hikaye.
Neyse neyse.
Bugün işe yürürken "validasyon" dedim kendi kendime. Bir kısa film vardı, onu hatırlamaya çalıştım. Yazacağım bir yazı var, onu düşündüm. Geçenlerde bir arkadaşla konuştuğumuz insana ihtiyaç duyma-duymama konusunu başka bir tarafından düşündüm. Dergi editörü olsam şimdi dedim, ya da online içerik editörü filan, validasyon konseptli bir sayı çıkarırdım. Ama ATİKER Sıralı Otogaz Sistemleri için dergi çıkarmıyorsanız validasyon gibi sözcükler kullanmamalısınızdır. O yüzden açıp sözlüğe baktım. "Sağlamlama" imiş bu. Bence bu da olmadı ama... Neyse, bunu dergi editörü ya da online içerik editörü olan düşünecekti artık.
Ve işe yürümenin (evet yürümenin) güzelliğini düşündüm, ve arabam olmamasının özgürlüğünü.
Ve bazı yoksunlukları özlediğimi düşündüm.
Bazılarından da ölesiye nefret ettiğimi (ben ölesiye'yi öylesine kullanmam).
Bu bir şeyleri özlemenin de yazı yazması da aslında ama...
Dur dur, ben şimdilik aldırmıyorum.
(20 Aralık 2013, 1.Levent)
Bahçelerde Börülce
1 yıl önce
1 yazmadan duramayan var!:
ah bella ahh
Yorum Gönder