Unutmuşum, önceki yazıyı da bozmak istemedim. "King and I" filminden (bu arada ne zaman x filminden şeklinde lafa girecek olsam benim de sahneler aklımda diye devam edesim gelir) aklıma gelen bir şey daha vardı.
Hayatla ilgili pek fikir sahibi olunmayan (biz olmamıştık en azından - eğer şimdi fikir sahibi sayılıyorsak tabi), dostluk, arkadaşlık gibi kavramların oturmadığı, ilkokuldakilerin hayatımız boyunca en yakınımız olacağını sandığımız, hormonal aktivitenin yeni yeni başladığı yaşlar. "Azından mı öpmüş" yaşı işte :)
Bizim okulda eskiden yılbaşı balosu olurdu. İşin ilginci, bu tip okasyonların adının hala "balo", "çay" gibi insanın kafasını karıştıracak sözcükler olarak kalması bence. Çünkü ben bir 'süt', annem de bu işler için fazla büyük, e ne olacak o zaman, "baloya gidilecekse balo kıyafeti giyilir!" Bunu ilk hangimiz düşündük veya dillendirdik, hala bilmiyorum ama annem bana, kabarık bir etek dikti gerçekten de. Şu kadar kabarık değildi tabi ki:
Bizim okulun "abajur kız"ı olmaktan ucuz kurtulmuşum!
O gece biz tabi ki dans etmedik, dansı bir halt zannedecek yaştaydık o sıralar. İnsan ya öğretmenini nezaketten dansa kaldırır, ya da birini sevdiği için dans ederdi. Dansın bizim için karşılığı "Ahmet Ayşe'yi seviyoooo" olurdu yani. Hey yareppim :)
O yüzden, yavaş parçalara geçilip de pist yine dolduğunda ben çok şaşırmıştım. O an yaptığım ve eve gelince de yazdığım bu tespit, beni çok güldürür: "Ben okulda bu kadar çok çift olduğunu bilmiyordum!"
Bir gün çocuğum olursa, sırf geriye dönüp böyle bir anı yaşayabilsin ve kendine gülebilsin diye bu hikayeyi anlatacak ve günlük tutmasını öğütleyeceğim ona...
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder