... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

Tahsil cehaleti alır...


Yeni yönetmen başlamış işe, 35 yaşlarında ya var ya yok bir kadın. Kadın olması önemli çünkü kadınlar -üzülerek söylüyorum- erkeklerden daha hırslı değillerse bile öyle görünmeyi. egoları o kadar şişik değilse bile öyle göstermeyi bir şekilde başarıyorlar.

Bayan Yönetmen'in bence bir olayı yok, bu ünvana nail olmasında bir özellikli durum da yok. Baroya kaydolur kaydolmaz soluğu korprıt şirkette almış, adliyelerde hiç koşturmamış, benim anlayışımla "mecburi hizmet"ini yapmamış bir kadın avukatın gelebileceği en yüksek mertebe zaten bu. Önemli olan geldiği bu mertebeyi hazmetmiş olmak ama ağza aniden düşen armut bazı bünyelerde şaşkınlık yaratabiliyor.

Bayan Yönetmen ile tanışma şerefine nail olamamıştık; önce biz yoktuk ofiste, sonra da o. Dün ilk defa gördüm kendisini, hemen yanıbaşımdaki, iki günde kişisel odaya çevrilmiş eski toplantı odasına girerken, hiç selam vermeden pat pat yürüdü, iyi peki napalım, sonra kapıya çıktı tekrar.

Gülümsedim, güzel bir korprıt gülümsemem vardır benim, hiç anlamazsınız yalan olduğunu. Tanışacağız sandım, ondan. Hafifçe hareketlendim.

Ağzını açtı Bayan Yönetmen. "Kimin bu koliler?" dedi boydan boya camla çevrili odasının yan tarafında, yerde duran kolileri göstererek. Şaşırdım, insan ilk kez gördüğü ve kim olduğunu, ne iş yaptığını, bu tip insanlar için daha da önemlisi hangi mevkide olduğunu bilmediği biriyle ilk konuşmasında koliyi cümle içinde mi kullanırdı? (Demek alnımda yazıyordu küçük esnaf olduğum. Spor ayakkabıdan evrilen şeyler giymemek lazım belki de işe gelirken?)

"Bizim" dedim, departmanı da belirterek, sanki merak ediyormuş gibi. Sonra taramalı usüle geçti Bayan Yönetmen, "rica edicem kaldırın burdan bunları, olmaz ama böyle, size söylüyorum ama müdürünüze de söyleyebilirim, böyle çalışamıyorum ben mümkün değil yani, bu üçünü bu cama dayamayın bir kere, gerisini de, yani ne bileyim ofis ortamı böyle olmaz, bunları koyacak bir yer bulun..."

"Ama..."  diye araya girecek oluyordum, nafile. "Şunlar zaten gidecek..." diyordum, yok. Susmuyordu Bayan Yönetmen, çünkü -üzülerek söylüyorum- kadınlar erkeklerden daha boş konuşmuyorlarsa bile hiç susmayarak öyle görünmeyi başarırlar.

Kalktım yerimden sakince, kendisine doğru seyirttim. Anlamadı önce, acil aksiyon alıp kolilere girişeceğimi sandı herhalde. Bense yürüdüm ona doğru, elimi uzattım,

"Önce" dedim "Tanışalım."

Afalladı Bayan Yönetmen. Kendisine "evet, sepet, efendim" sözcüklerinin kombinasyonundan oluşan cümleler kurulmasına alışıktı belki. Belki de, kendisiyle tanışmak isteyenler hep erkekler olmuşlardı.

Elini uzattı istemsizce, adını söylemedi yine de (ne de olsa ben onu tanımak zorundaydım üst sınıfını tanıyan liseli gibi), bana adımla hitap ederek bu kez ve sizli bizli,

"Kolileri" dedi, "Lütfen halledin."

Kimsenin hayatında bir şey değişmemişti, sadece ben sakin tavrımdan ötürü müdürlerimden övgü alacaktım.

///

Bugün, artık bir patronu olduğu için olsa gerek, eskisi kadar havalı olamayan avukat hanım, Bayan Yönetmen henüz mesaisine teşrif etmemişken, müdürüme seslendi: "Selim'den ses var mı?"
_ İyiymiş, alıyoruz haberlerini.
_ Şimdi tüm işler size kaldı, değil mi? Komik çocuktu o, iyiydi. Gitmeseydi keşke. Hem zaten ben hep diyorum, sizin departman şirketin yegane zeki insanlarının olduğu bir yer. Kaçırmamak lazım bunları.

Müdürüm hiçbir şey söylemedi. Hiçbir şey. İyi denemeydi canım avukat, ama yemedik.

Bu arada "yegane" tektir, "yegane insanlardan biri" diye kullanılmaz. Çok istiyorsan "nadir" diyebilirsin. O da zorlamadır, ona da cevap vermeyiz, ayrı.



(Ha, Bayan Yönetmen birkaç ay sonra tutunamayıp işi bıraktığında kolilerin bir kısmı da hala orta yerde duruyordu bu arada.)

0 yazmadan duramayan var!:

Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!